AK Parti Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, gazetemiz Kandıra Temsilciliğinde yaptığı ziyarette çarpıcı açıklamalarda bulundu. 100 yıl önce Osmanlıyı bölenlerin, yeniden çeşitli oyunlarla iş başında olduğunu söyleyen Aygün, demokratik yollarla Recep Tayyip Erdoğanı deviremeyen dış güçler ve yerli maşalarının, antidemokratik yöntemlere başvurduğunu kaydetti. MİLLİ HASILA 4 KAT BÜYÜDÜ Aygün, ülke ekonomisini değerlendirdiği konuşmasında, AK Parti hükümetleri döneminde milli hasılanın 4 kat büyüdüğünü söyleyerek, Ekonomiyi büyütürken bazı kurallar vardır. Yüksek enflasyonla veya faizle ülke büyümez. Ekonomiyi üreterek büyütürsün. Biz de bunu yaptık. 2001 Türkiyesine bir de 2013 Türkiyesine baktığımızda bu açıkça görülmektedir. 2001 yılında milli hâsıla 230 milyar dolardı. Bu rakam 79 yıldan bu yana oluşan rakamdı ve 2001den 2013 yılına kadar 820 milyar dolar oldu. Yani aşağı yukarı 4 kat büyüdü. Faiz yüzde 100-150 iken 2013 de yüzde 4 buçuğa düştü. Dolayısıyla enflasyon da düştü dedi.
UÇUŞ YAZILIMINDA ÜÇÜNCÜYÜZ Aygün şöyle devam etti: Eğer ülkemiz 2002'de yüzde 63 faizle borçlanma 2013'e kadar devam etseydi, 642 milyar dolar para faiz lobisinin cebine gidecekti. Biz faizi yüzde 4 buçuğa indirdiğimizden bu para hazinemizde kaldı. Biz de bu para ile duble yollar, hızlı trenler, hastaneler, okullar, havaalanları, MARMARAY, saymakla bitiremeyeceğimiz hizmetler yaptık. 79 yılda 6 bin 500 kilometre duble yol yapan bir ülkede 10 yılda 17 bin kilometre üzerine ekleyen bir başarı sağladık. Hal böyle olunca dedik ki, bir ülkenin bağımsızlığı savunmadan geçer. Caydırıcı olabilmek için savunmanın güçlü olması gerekir. Savunma sanayini de yüzde yüz dışarıdan alıyorduk. Şimdi tankımızı, füzemizi, uydumuzu, helikopterimizi yapıyoruz. Atatürk, Göklere hakim olan dünyaya hakim olur dedi. Biz de savaş uçakları yüzde yetmiş yerli yaptık. Savaş uçakları bilgisayar kontrollü uçuyor. Şu anda uçuş yazılımını yazan dünyada üçüncü ülkeyiz. Bu yazılımı dışarıdan satın alıyorsanız uçağınızı sizin istediğiniz zaman uçurtmazlar, çünkü yazılım şifresi aldığınız ülkede vardır, örnek olarak Saddam Fransız miraj uçaklarını uçuramamıştır. Bağımsız ülkeden dem vuranlar işte bu yazılımlı yazmaları gerekir. Öyle gavur dağına çıkıp nağra atmakla olmaz. OSMANLIYI BÖLENLER YENİDEN SAHADA Peki bunca hizmete rağmen neden birileri rahatsız oldu? Neden ülkemizde ve Ortadoğu coğrafyasında bu kadar oyunlar oynanıyor? Hala gezi olayları, paralel yapı olayları neden yapılıyor? Bütün bunlar bu kalkınma hızı, savunma sanayilerini özgürleştiren, bağımsızlaştıran Türkiyeyi AK Parti hükümetinde Recep Tayyip Erdoğan yaptığı için hedef alındı. Kimler tarafından? Yüzyıl önce benim ülkemi bölen, Osmanlıyı dağıtıp 44 devlet kuran, petrol sahaları üzerinde cetvelle sınırları belirlenen ülkeleri sömüren o üst akıl dediğimiz başında İngiliz, Avrupa, AB ülkeleri ve Amerikalılar tarafından. Onlar rahatsız oldular. 100 yıl önce Osmanlıyı bölenler yeniden sahada. Şimdi o ülkeleri daha küçük lokmalar haline getirmek için Müslümanlara Şii-Sünni savaşı yaptırıyorlar. Bizi de 30 yıldır Kürt-Türk kavgasına sokmaya uğraştılar ama başaramadılar, başaramayacaklar.
ÇATIYA OSMANLI TOKADI Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde cumhurbaşkanımız Erdoğanın karşısında çatı kurdular. Dünün sağcısı-solcusu birbiriyle kavga eden MHP ve CHPyi bir kafese koydular. Başına da bir Ekmeleddin İhsanoğlunu koydular. Halk onlara güzel bir Osmanlı tokadı atıp çatıyı kafalarına geçirdi. 30 Martta da keza öyle oldu. Baktılar ki biz demokratik yollarla bu insanı indiremiyoruz. Antidemokratik yöntemlere başvurdular. Birincisi gezi olaylarıydı. 4 tane ağacı bahane eden bizim ağaç severler geldiler, çadır kurdular, ortalığı yakıp yıktılar. Üç gün sonra bir tane bildiri yayınladılar. Köprüyü yapma, havaalanını yapma, kanal projesini, nükleer santrali yapma dediler. Ne alaka dedik. İşte üst akıl onlara yaptırmayın diyor. Çünkü üçüncü havalimanı yapılırsa Almanya kaybedecek, Frankfurt kaybedecek, Londra kaybedecek. Türkiyenin nereden baksanız 40-50 milyar kazancı olacakken onların kayıpları olacak. Küresel güçlerin temsilcileri milletvekili görüntüsüyle (Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Klodya Roth) oradaydı, savaş muhabirleriyle CNN, BBC gibi uluslararası yayın organları oradaydı. İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ İŞ BAŞINDA Hadise ülkeler arasında ekonomik savaş. Sıcak savaş ülkeler arası değil ülke içerisinde yapılıyor. Senin kültürel zenginliğini çatışma alanına dönüştürülüyor. Alevi-Sünni, Türk-Kürt kavgası çıkartarak seni birbirini düşürüyor. İstihbarat örgütleri ile bunu çok güzel beceriyorlar. İstihbarat örgütleri orta doğuda cirit atıyorlar. Geçen gün İstanbulda Okmeydanında bir dernekte Alman gazeteci yakalandı. Üzerinden plan projeler, nereye bomba atılacağı, bir sürü dosya çıktı. Cezaevine atıldı. Suruçta gazeteci kimliği altında dört Alman ajanı yakalandı, amaçları barış sürecini sabote etmekti. İstihbaratımız tarafından yakalanıp tutuklandılarç Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth olayları takip etmek için gezi eylemlerindeydi. Bunun gibi bir sürü örnek var. Bu olayları çıkartan ülkelerin tek amacı, yüz yıl önce Osmanlıyı dağıtıp petrol bölgelerinde kendilerine bağımlı hale getirdikleri 44 ülkeyi Şii-Sünni savaşı yaptırıp, silah satarak ve petrolü kontrol altında tutmak. Bu yüzden güçlü bir Türkiye istemiyorlar.
DİLSİZ ŞEYTAN Biliyorsunuz gezi olaylarından sonra Mısıra müdahale ettiler. Bizde başarılı olamadılar ama Mısırda başardılar. Halkın seçtiği iktidarı başkanı Muhammet Mursiyi devirdiler. Demokrasi öncüsü olan batı dünyası buna darbe diyemedi. İnsanlar Tahrir Meydanında katliama uğradı. İnsan haklarından bahseden batı ülkeleri, Birleşmiş Milletlere müdahale ettirmedi. Çünkü 192 üyesi olan BMnin 5 daimi üyesi var. Bir tanesi hayır dediği zaman BM gidip oradaki kanı durdurmuyor. Bu zalimliğin karşısında benim cumhurbaşkanım BM genel kurulunda dünyanın her yerinde bu zulmü sözde demokrat geçinen, sözde insan haklarından bahseden iki yüzlü batı ülkelerine Osmanlı tokadı gibi yüzlerine vuruyor. Bu kadar haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır. Batının liderleri bu rolü oynuyor. Bu gün Muhammet Mursi ve arkadaşlarının idamına sustukları gibi. MÜSLÜMAN OLARAK UTANIYORUM Üç tane Yahudi çocuğu kaçırıldı öldürüldü diye, Hamas ben yapmadım dediği halde iki bin tane Filistinli katledildi. Terör ülkesi İsrailin arkasında ise daha 50-100 yıl önce onun canavarı olan Almanya durdu. Almanya Başbakanı Merkel, İsrailin nefsi müdafaa yaptığını söyledi. Bu kadar iğrenç, bu kadar ikiyüzlü, bu kadar insanlık dışı bir ülke, bir dünya düşünebilir misiniz? Bugün bu olaylar dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Peki biz insan olarak ne yapıyoruz. Batı ülkelerine dönelim. Medeni olalım diyoruz. Milli şairimiz ne demiş; Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Ecdat da ne ferasetli göz varmış, o günden bugünü görmüş. Ama bugünün Müslümanı bugünün aydın geçineni bugünü görmüyor. Bugün Müslüman olarak ve insanlık adına utanıyorum. Hiçbir şey yapamıyorsan buğuz et. Biraz gücün yetiyorsa sesini çıkar, tamamen gücün yetiyorsa müdahale et, denir. İşte Türkiye demokrasisiyle, ekonomisiyle ve savunma sanayinde küresel gücün gücüne eriştiğini gören bu üst akıl, Türkiyenin bu güce erişmemesi için engelleri planlamıştır. Demokratik yollarla bunu başaramayanlar, antidemokratik yollara başvurmuştur. Burada da yerli taşeronları kullanmıştır. Birinci taşeron illegal örgütlerle Gezi olaylarını, 17-25 Aralık Mossad planları ile paralel çeteyi kullanmıştır. Kobani olayları algı operasyonları ile ülkede vandalları harekete geçirdiler.
SIRA HDPDE 100 yıl önce Osmanlıyı bölen, orta doğuyu kan gölü haline getiren küresel üst akıl yine görevinin başında. 30 Martta AK Partinin oylarını aşağıya çekmek için ve 10 Ağustosta Cumhurbaşkanlığı için MHP-CHPyi bir çatı altına toplayıp seçime girdiler. Millet çatıyı başlarına geçirince onlardan bir şey olmadığını gördüler. Şimdi bu seçimlerde teröristin meclisteki seçilmişleri olan HDPyi destekliyorlar. Üst aklın yerli taşeronları da görsel ve yazılı basında HDP milletvekillerini ön plana çıkarıyor. Bunlarda müftüyü, başörtülü bayanları aday gösteriyor, Müslüman Kürt kesimin oyunu almak için. Ama Allah onları öyle güzel yanıltıyor ki, göreve gelirsem din dersini kaldıracağım, diyaneti ortadan kaldıracağım diyor, Kabe sizin için neyi ifade ediyorsa Taksimde bizim için aynı diyor, sözde Ermeni katliamı için AB Parlamentosunun aldığı kararı onaylıyor, 23 Nisanda kendi meclisimizin AB Parlamentosunun aldığı kararı yok sayan kararın altına imza atmıyor. Sen bu milletin yüzünün gülmesi için İstikbal savaşı mı veriyorsun, yoksa senin ülkenin yüzünün gülmesi için İstikbal savaşı veren AK Partinin oyunu aşağıya çektirmek için uğraşan o küresel güçlerin oyununa maşa mı oluyorsun? Maşa olduğun apaçık belli. O maşalardan birisi de paralel yapı. Küresel güçler gezi olaylarında başarısız olduklarını görünce paralel yapıyı kullandılar. Paralel yapı aklını Pensilvanyaya kiralamış, ülkesinde halkın seçmiş olduğu iktidarı devirmek isteyen ihanet şebekesidir. HEDEF HALK BANKASIYDI Hırsızlığı öyle güzel organize etmişler ki. Himmeti rüşvet haline çevirip hırsızlık süsü vermişler. Esas hedef burada Halk Bankasıydı. 3 ayrı noktaya baskın yapıldı. Biri 4 bakan çocuklarının yazıhanesi, biri Fatih Belediyesi, biri de Halk Bankası. Üç ayrı olay. 4 bakanın çocukları bir suç işlemiş olabilir ya da olmayabilir savunmuyorum. Ama bunlar ayrı ayrı aileler ve aynı tarihte bir suç işlemiş olmazlar. Veya madem bir suçu yakaladın neden zamanında müdahale etmedin. 5 yıl önce yapılan MARMARAY projesinin imar planlarında yolsuzluk vardı da neden o zaman Fatih Belediyesine müdahale etmedin de beş yıl sonra şimdi ediyorsun. Esas hedef Halk Bankasıydı. AMBARGO KOYDULAR Hedef neden Halk Bankasıydı? Bunu da halkımızın öğrenmesi gerek. Amerika ve Avrupa İrana ambargo koymuştu. Türkiye de itiraz etmişti. Biz buradan petrol alıyoruz, gaz alıyoruz, bizim itirazımız sonunda ham petrol ve doğalgaz ambargo dışı bırakıldı. Türkiye gaz ve petrol parasını İrana dolar olarak Amerikan bankaları üzerinden ödüyordu. Yasak olunca ödeyemez oldu. Amerikan bankaları üzerinden ödenirken de Amerika komisyon alıyordu. Bu sefer bu görev Halk Bankasına verildi. Dünya ticaretine ters düşmeyecek şekilde ödemeler altın olarak ödeniyordu İrana. Çünkü ticarette altın serbestliği vardı. Bu sefer Amerikan Yahudi lobisi bundan rahatsız oldu ve 1 Temmuz 2013te altın ticaretinin yasağını Temsilciler Meclisinden çıkardı, Halk Bankası dünya ticareti ile ters düşmemek için İranın onayladığı üçüncü şahıslar üzerinden ödemesini tahsil etti. Bu yöntemle ambargo koyulan İran ile en az yüz firma ticaret yapıyor, onlar yapınca problem yok, Türkiye yapınca problem oluyor! Çünkü Halk Bankası ekonomik olarak büyüyor. Türkiye büyüyor, Türkiyenin savunma sanayinde milli hale gelmesini hiç hazmedemiyorlar, çünkü bugün kan gölüne çevirdikleri orta doğu ülkelerinin petrolünü istedikleri gibi sömürmeye Türkiyeyi engel gördükleri içindir. Bu zulme ancak onların teknolojisine erişen ülkeler dur diyebilir. İşte Türkiye 12 yıllık iktidarında bu teknolojiyi erişme noktasında hızla yürüdüğü için bizden rahatsız oldular.
Münafık olmayacaksın Zeki Aygün, emperyalist devletler tarafından Ortadoğuda oyun oynandığını kaydederek, şunları söyledi: Küresel dünyada ülkeler arasında ekonomik yarış var. Ülkeler arasında sıcak savaşlar ikinci dünya savaşından sonra artık yapılmıyor. Ülkeler içerisinde sıcak savaşlar yaptırılıyor, dünya coğrafyasını son 20 yılını gözlemlerseniz, bu iç savaşlar gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler de görülmektedir. Avrupa ve Amerika kıtaları dışında tüm orta doğu ve Afrika kıtalarında Müslüman ülkeler üzerinde bu oyunların etnik yapılar veya mezhep farklılıkları üzerinden kardeş kavgaları yaptırılmaktadır. Silah üretici batı ülkeleri silahlarını bu ülkelere çok rahatlıkla satarak sömürüyor ve kullandırılıyor. Kendi savaş sanayilerini ayakta tutmak için insanların ölümüne göz yumuyorlar, dört yıldır Suriyede 300 bin insanın ölümüne ses çıkarmayanlar, 12 Fransız öldüğünde dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Bu vahşeti dünyada seslendiren hiç bir sözde medeni denilen ülkeler yok. Benim cumhurbaşkanım bu vahşeti Birleşmiş Milletler genel kurulunda dünyanın her köşesinde seslendiriyor. Medeni ülkelerin liderleri bu vahşet karşısında dilsiz şeytan olduklarını görüyoruz. IŞID VE BATI İLİŞKİSİ Irakta oluşturdukları İŞİD (DEAŞ) terör örgütünün kullandıkları silahlar batı ülkelerinin silahlarıdır. Bizim sözde aydın geçinen köşe yazarlarımızda IŞID üzerinden Türkiye'yi sorgularlar, kime hizmet ettikleri çok açık görülmektedir. 1993 yılında Amerika CNN ile dünyayı kandırarak Irak'a girmiştir. Saddam kimyasal gaz kullanarak halkını yok edecek diyerek, Irak'a özgülük demokrasi getireceğim diyerek Iraka girdiler, 22 yıl geçti, iki milyon insan öldü, kan gözyaşı hala devam ediyor, Savaş öncesi ham petrol varili 30 dolardı, varili 160 dolara çıkartarak savaşın faturasını dünyaya ödetti, daha sonra yakıp yıkılan Irakı onarmak için işleri Amerikan firması olan Bektele verdi, üçüncü ülke firma taşeronuna bir verdi, Iraktan yüz katını ham petrol olarak aldı, bunu bir adil paylaşım olarak görenler de var, medeni bir soygun olarak da görenler var. Şimdi siz karar verin. Rahmetli Erbakan hocamızın bir güzel sözü var, Dünyada hak ve batıl'ın mücadelesi var. İnsan olarak birinden yana tavır alacaksın, haktan yana görünüp batıla hizmet eden münafık olmayacaksın. Şimdi münafıkları görebildiniz mi?
CHP MerkezBankasına göz dikti AK Parti Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, CHPnin projelerini de çok sert bir dille eleştirdi. AygünÜn söyledikleri şu şekilde: Kılıçdaroğlu emekliye yılda 2 kez ikramiye vereceğini söylüyor. Ramazan bayramına Şeker bayramı diyen CHPden bu millete zarardan başka bir şey gelmez. Onlar bizim Merkez Bankasında biriktirdiğimiz 150 milyar dolara göz dikti. Onun için 4 yıl istiyorlar. İkinci bir 4 yıl istemiyorlar. Bu parayı Yiyecek, içecek ve kaçacaklar, 2001 Türkiyesini geri getirecekler. Bu millet de zararını çekecek. Çünkü bocalayan bu ülkenin iyice batması için üst akıllar elinden gelen her şeyi yapacak. Bugün Mısıra yaptıkları gibi bizi de görmemezlikten gelecekler. CHP MİLLETVEKİLLETİNE SESLENİYORUM Biraz da Türkiyedeki duruma değinirsek; 30 Mart seçimlerinde Mustafa Sarıgül, Korkmaz Yiğit ile birlikte Bank Ekspresi 3,5 milyon dolar dolandırdı. 2013 Kasım ayında Sarıgülün malına mülküne TMSF el koymuştu. Çünkü Bank Expresin sahibi Korkmaz Yiğit 1998 yılında bankayı Mustafa Sarıgül ile beraber soyduklarını TMSFye belgeleriyle beraber ihbarda bulundu. TMSFnin yaptığı araştırmada ihbarın belgeleriyle doğru olduğunu görünce Sarıgülün tüm mal varlığına el koydu. Sarıgülün mahkemelere yaptığı itirazlar reddedilince, TMSF bütün alacağını faiziyle beraber tahsil etmiştir. Bu konuda cesareti olan, dürüst ve meraklı CHP milletvekilleri konuyu TMSFden öğrenebilir.
3,5 MİLYONU HALKA AÇIKLASINLAR Bunlar, belediye çalışanlarının üzerine bir ve bir buçuk milyon olmak üzere 3 ayrı kredi çektiriyorlar. O paraları paylaşıyorlar, farklı kişilerin üzerine aktararak kendi hesaplarına geçiriyorlar. Belgeleri var. Daha sonra o üç kişiyi kurtarmak için belediyede çalışan bir garibanın üzerine yeniden 3 buçuk milyon dolar kredi çekiyorlar. Bu üç kişinin üzerindekini krediyi kapatıyorlar. Bankaya bir kişi borçlu oluyor. TMSF bu bankaya el koyduğu zaman bakıyor ki adam bankayı soymuş ama evrak yok, beklemeye alınıyor. Korkmaz Yiğit geliyor ve itiraf ediyor, biz soyduk diyor. Evraklar ortaya çıkınca Mustafa Sarıgül mahkemeye gidiyor, reddediyor. Mahkeme de reddedince parayı ödemek zorunda kaldı. Son taksitini geçen ay ödemiş. Bizi hırsız görüp bir takım senaryolarla kendilerine benzeten CHPli cesaretli dürüst milletvekilleri şimdi halka açıklama yapsın.