Depremin üzerinden değil 25 yıl, aradan asırlar da geçse yitirilen canlar, yaşanan o büyük korku hep hatırlanacak.
16 Ağustos 1999’u 17 Ağustos’a bağlayan gece saat 03.02’de meydana gelen Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğündeki o büyük depremin üzerinden tam 25 yıl geçti. Dile kolay çeyrek asır.. Ancak aradan geçen onca yıla rağmen ne o korku unutuldu; ne de yitirilen binlerce can..
O GECE GERÇEKTEN FARKLIYDI
Her yıl 17 Ağustos yaklaştığında 1999 yılının o nemli, basık, bunaltıcı havası hatırlanıyor. O gecenin zaten farklı olduğu, daha önceki gecelere hiç benzemediği akla geliyor.
Nitekim 45 saniye süren o korkunç sarsıntı sonrası, devrilen, çöken binalarda binlerce sevdiğimiz insan, yakınımız hayatını kaybetti.
O yıl 12 Kasım’da Düzce’de meydana gelen depremde de, en son 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinde de biz burada hep 17 Ağustos’u hissettik. O insanların çaresizliğini, karamsarlığını, “Burası eski haline nasıl gelecek?” kaygısını hep onlarla birlikte yaşadık..
Gelmeyen yardımlara, arayıp sormayan yetkililere isyan ettik..
Bu acı unutulur mu?
DEPREM DEĞİL, ÇÜRÜK BİNALAR ÖLDÜRDÜ
17 Ağustos felaketinde resmi rakamlara göre, bölgede 18 bin kişi hayatını kaybetti. Çürük binalar; malzemesi eksik tutulmuş, deniz kumuyla yapılmış, zemin katta arabaya otopark yapmak için veya dükkana daha fazla yer açmak için kolonları kesilmiş binalar ilk anda çöktü. İnsanlar enkaz altında kaldı. Hep deprem öldürdü dedik. Ama aslında insanları çürük binalar öldürmüştü.
Bu acı unutulur mu?
Oysa depremde gerçek anlamda ölen tek kişi vardı. O dönemde henüz yapım aşamasında olan Gölcük sahilindeki Ford Otosan fabrikası tam fay hattının üzerindeydi. Fabrika inşaatının bekçisinin oturduğu kulübe, yer yarılınca içine girdi. İşte o bekçi deprem yüzünden ölmüştü. Diğer ölümler ise, binaların çürüklüğü, kalitesizliği yüzünden olmuştu.
Bu acı unutulur mu?
O GÜNDEN BUGÜNE GELİNDİĞİNDE
Aradan geçen 25 yılda bölgemizde hiçbir şey yapılmadığını söylesek haksızlık yapmış oluruz.
Ancak, gerektiği kadarını yaptık mı ona da tam olarak evet diyemeyiz. Zira, kentsel dönüşüm işini çok önceden halletmeli; bugüne kadar binlerce insanın güven içinde yaşayabileceği, yaklaşan olası İstanbul Depremine yakalanıldığında içinde güvenle karşılayacağımız konutlarımız olmalıydı.
Bu acı unutulur mu?
17 Ağustos felaketinin acı tecrübesiyle Kocaeli, yine de diğer pek çok kente oranla afetlere daha hazır. Afet öncesi, sırası ve sonrasında neler yapılacağını bu kentin insanı biraz daha biliyor.
Bugün ve yarın depremde yitirdiklerimizi özlemle, rahmetle anacağız.
Onları hiç unutmayacağız.. Tıpkı deprem gerçeği gibi..
Bu acı unutulur mu?
17 Ağustos 1999 sabahı insanlar uyandığında çevresinde çöken binaları, devrilen yapıları gördü. Binlerce insan enkaz altından kurtarılmayı bekliyordu. Gölcük ve Değirmendere’de deniz binaların içine gelmiş, her taraf sular altında kalmıştı. Görüntüler inanılır gibi değildi.
O dönemi yaşamayanlar için anlatılanlar, görüntüler pek inandırıcı gelmeyebilir. Zira, o dönem bir çadır sahibi olabilmek, hayatını bir prefabrikte sürdürebilmek lükstü.