Siyasetçiler hükümet kurmanın peşinde. İş adamları kurulacak hükümetin ülkemize istikrar sağlayıp sağlayamayacağından endişeli. Üretici mahsulünü değerinde satabilme endişesi duyarken, memur ve işçi karamsar bir şekilde hükümetin oluşmasını bekliyor. Farkında mısınız bilmem; Ak Parti hükümetinin düşürülmesiyle birlikte tüm yatırımlar bıçak gibi kesildi. Ülkemizi dünyada temsil edecek en önemli yatırımlar durduruldu. İstanbul’a yapılacak olan dünyanın en büyük havalimanı, İstanbul’un 3’ncü asma köprüsü, Kanal İstanbul projesi ve buna benzer çok ciddi yatırımlar durduruldu. Seçimlerde şunu gördüm ki CHP kemikleşmiş oylarıyla hemen hemen 3 aşağı 5 yukarı aynı milletvekili sayısını koruyor. MHP de bir küçülüyor bir büyülüyor… MHP en fazla da bu kadar oluyor… Ak Parti her seçimde oyunu yükselterek bu güne kadar geldi. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığında ise yüzde 8-9 gibi bir oy kaybı oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hatırlayacaksınız Ak Parti bir tarafta diğer partiler öbür tarafta olmasına rağmen %52 oyla Ak Parti’nin adayı sayın Recep Tayip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçmişti. Yerel seçimlerde de aynı taktik uygulandı. Yapılan anketler Ak Parti’nin oy oranını yüzde 45’lerde gösterince devreye B planı girdi. HDP mutlaka meclise girmeliydi. Öyle de oldu… Ve CHP’nin MHP’nin, HDP’nin ve paralel yapının isteği bir nebze de olsa gerçekleşti. Dış güçler Ak Parti hükümetinin düşmesine o kadar çok sevindiler ki sormayın gitsin… Son 15 günde yaşananları hepimiz internet, televizyon ve gazetelerden duyuyor ve okuyoruz. CHP 130 milletvekili ile başbakanlık istiyor. MHP 80 milletvekili ile en önemli bakanlıkları istiyor. 80 milletvekili ile meclise giren HDP’ye tüm partiler soğuk bakıyor. HDP de “isteklerimizi kabul ederlerse hükümetin kurulmasına dışarıdan destek veririz” diyor. Ak Parti de ya koalisyon ya da erken seçim diyor. Bu durumdan hem siyasetçiler hem de halk çok memnun değil. Hatta herkes endişeli. Vekillerimiz kayıtlarını yaptırdıktan sonra Salı günü meclise gelerek yemin etmelerinin ardından resmen milletvekili oldular. Kocaeli ve Kandıra kulislerinde Ak Parti hükümetinin kendi partileri dışındaki kişileri hakir gördükleri ve başkanlık sisteminde çok ısrarcı oldukları gerekçesiyle Ak Parti’ye karşı bir tepki oluştuğu konuşuluyor. Ak Parti hükümetinin yaptığı hizmetleri takdir ettikleri fakat Ak Parti çatısı altında bulunan bazı kişilerin Ak Parti’ye büyük zarar verdikleri konuşuluyor. Bir yandan da HDP’ye dış güçlerin ve paralel yapının destek vermesi ortaya bir tablo çıkarttı. Sonuçta herkes kaybetti. Kazanan dış güçler, paralel yapı ve HDP üçgeni oldu. Bu oyuna alet olanlara, bu oyunun içinde olanlara, bu oyunu kuranlara ne diyelim… Yorumu size bırakıyorum!