Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek ve Karadağ ziyareti sonrası basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Seçim barajıyla ilgili konuşan Erdoğan, "Şu anda belirgin hale gelen yüzde 7. MHP de 7'ye olumlu bakıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretlerinin ardından dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Afganistan başta olmak üzere birçok konuda önemli açıklamalar yapan Erdoğan seçim barajına ilişkin de sorun durumu değerlendirdi.
"MHP DE YÜZDE 7'YE OLUMLU BAKIYOR"
Bir gazetecinin, "Seçim ve siyasi partiler yasasındaki değişikliklerde sona gelindi. En merak edilen nokta seçim barajı. Baraj yüzde 5'e düşme ihtimalinden söz ediliyor. Bir başka ihtimal eğer partiler ittifak halinde seçime girerlerse onlar için ayrı bir baraj, mesela yüzde 7 ya da 10 barajının devam etmesi öngörülüyor. Seçim barajı düşecek mi? Sizin ittifaklar için başka bir baraj olması yönünde görüşünüz var mı?" sorusun Erdoğan şu yanıtı verdi: "Barajla ilgili olarak şu anda belirgin hale gelen aslında 7 ama bu konuda Cumhur İttifakı olarak MHP'li arkadaşlarımızın nihai kararını bizim arkadaşlarımız henüz almış değiller. Ancak 7 netleşmiş vaziyette. MHP de 7'ye olumlu bakıyor. Bunun altında bir şey olur mu olmaz mı, henüz önümüze gelmiş değil. Öyle bir şey olursa o da tabi konuşulabilir ama şimdilik böyle bir şey yok."
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"Bosna Hersek ve Karadağ'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretler çerçevesinde temaslarımızı tamamladık. Ziyaretimin ilk durağı olan Saraybosna'da Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleriyle bir araya geldik. Bosna Hersek'teki temaslarımızda gerek ikili, gerek bölgesel, gerek küresel konuları ve her alandaki işbirliğimizi daha da ilerletmek için birlikte atabileceğimiz adımları konuştuk.
Güncellenmiş Serbest Ticaret Anlaşmasının 1 Ağustos 2021 itibarıyla yürürlüğe girmesi, gerek ticaretimizin gerek Bosna Hersek'teki yatırımlarımızın artmasına katkı sağlayacaktır.
"VERİMLİ GÖRÜŞMELER YAPTIK"
Ziyaretimin Karadağ bölümünde de gerek Cumhurbaşkanı Sayın Milo Cukanoviç gerek Başbakan Sayın Zdravko Krivokapiç ile samimi ve verimli görüşmeler yaptık. Aynı zamanda Parlamento Başkanı Aleksa Beçiç ile de ikili ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdik. Ziyaretim boyunca bize göstermiş oldukları misafirperverlik için her iki ülke makamlarına, tüm dost ve kardeşlerimize özellikle şükranlarımı sunuyorum.
"TALİBAN'IN DEVLET YÖNETME NOKTASINDA DURUŞU NEDİR GÖRECEĞİZ"
Şu anda henüz Afganistan'da bir hükümet kurulmadı ve ne gibi bir getirisi götürüsü olacak belli değil. Taliban'ın açıklamaları ılımlı ama 20 yıl öncesinin açıklamalarıyla, şimdiki açıklamalar acaba örtüşüyor mu? Buna baktığımız zaman burada tabi tereddütler söz konusu. Burada süreci şu anda bizim hassasiyetle izlememiz lazım. İşte bakın hiç umulmadık anda 200'e yakın insan öldü. Ölenlerin içinde Taliban mensupları da var. Edinilen istihbarata göre tamamıyla DEAŞ Horasan deniliyor. Biz burada süreci dikkatle takip etmeliyiz. Bir defa kesinlikle Taliban'ın devlet olma veya devlet yönetme noktasındaki duruşu nedir, bunu göreceğiz.
"20 YILDIR AFGANİSTAN'A HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERDİK"
Biz 20 yıldır Afganistan'a gerek altyapı gerek üstyapı ile ilgili olsun, her türlü desteği verdik. Ama gel gör ki, mesela Afganistan'ın kuzeyinde Taliban çok ciddi hasarlar verdi. Mesela şu anda kendisi de bir Türk olan Dostum tehdit altında olduğu için Afganistan'dan çıkmak zorunda kaldı. Şimdi bunlar tabi düşündürücü. Yarın başka ne olur ne olmaz bunları bilemeyiz. Aynı şekilde Afganistan'ın komşusu durumunda olan ülkeler, Azerbaycan'dan başlamak suretiyle, burada Türkmenistan, öbür tarafta Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan hep birlikte Taliban'ın atacağı olumlu adımlara belki ortak olmak isterler.
"İSTİHBARATIMIZIN TALİBAN'LA GÖRÜŞMELERİ OLUYOR"
Biz de bu noktada yardımcı olmak isteriz. Türkiye Cumhuriyeti'nin belli bir birikimi var, belli bir alt yapısı var. Bu birikim ve alt yapıyla yardımcı olmak isteriz. Ama yardımcı olabilmek için de kapıların bir açılması lazım. Onun için de şu anda bizim istihbaratımızın Taliban muhataplarıyla görüşmeleri oluyor. Bunun dışında güneyde bazı ülkelerde bir araya gelmek suretiyle görüşmeler oluyor. Hepsinden öte işte şimdi Doktor Abdullah Abdullah ve Hamid Karzai oralarda bir araya geliyorlar. Onların verdiği sinyaller de bizim için çok çok önemli.
Türkiye olarak bizim derdimiz şu; Afganistan süratle toparlanmalıdır. Artık Afgan halkı bu kadar yükü çekemez. Ortada 40 milyona yakın bir nüfus var. Devasa bir ülke var. Biz Afganistan'ın birliğine, beraberliğine her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki Afganistan tarafından da bu anlamda o yaklaşımı görelim.
"AYNI MASAYA OTURMADAN HİÇBİR ÇÖZÜM ÜRETEMEZSİNİZ"
(Türkiye'de bazı kesimlerin Taliban'ın muhatap alınmaması konusunda görüşleri var.) Bizi bazı kesimler ilgilendirmez. Biz kendi irademize bakacağız. Biz ne düşünüyoruz, ne yapacağız ona bakarız. Türkiye'nin bu bazı kesimler dediğiniz muhalefeti, ana muhalefeti hiçbir şekilde çözüm odaklı çalışmadı ki… Ama biz çözüm odaklı çalışıyoruz. "Taliban'la aynı masaya oturulmasın!" diyorlar. Bir defa aynı masaya oturmadan hiçbir yerde siz bir çözüm üretemezsiniz. Mesela Dodik, "Biz niçin üçüncü bir ülkeyi kalkıp da aramıza sokalım? Erdoğan var, Erdoğan'ı davet edelim. Türkiye var, Türkiye'yi davet edelim. Onlarla biz bu işi yapalım" diye basın toplantısında açık açık söyledi. Ortada bu tür şeyler de var. Ama bu konuda Türkiye'nin muhalefeti, ana muhalefeti böyle bir yaklaşımın içerisine girmedi, girmez. Ama bizim bu noktada özgüvenimiz var. Özgüvenimizle beraber eğer Türkiye'ye böyle bir şey gelirse, biz de değerlendirmelerimizi yaparız. Değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra da böyle bir işe girmemiz gerekirse gireriz, girmememiz gerekirse girmeyiz. Biliyorsunuz ilk etapta biz Afganistan'dan çıkmayı düşünmedik. NATO zirvesinde de bunları Biden ile konuştuk ama Biden'a biz 3 tane teklif getirdik. Dedik ki, bir defa idari ve mali noktada bize destek olacaksınız. İki, diplomatik destek vereceksiniz. Üç, lojistik destek vereceksiniz. Eğer bunlar verilirse biz burada kalabiliriz. Havaalanı meselesinde de Taliban ne diyor, "Güvenliği bize verin ama işletmeyi siz alın." Nasıl güvenliği size veririz? Güvenliği siz aldınız, ondan sonra orada yine kan gövdeyi götürürse biz bunu dünyaya nasıl izah edeceğiz? Bu kolay bir iş değil. İşte bunlar konuşuldu, hemen ertesi gün 200'e yakın kişi öldü.
"GEREKLİ ALTERNATİFLERİMİZİ HAZIR TUTUYORUZ"
(Büyükelçiliğimiz ne olacak, çalışmaya devam edebilecekler mi? Bir yer değişikliği olmuştu sanırım?) Büyükelçiliğimiz, biliyorsunuz iki haftadır çalışmalarını geçici olarak Kabil Havaalanında yürütüyordu. Önceki gün yeniden şehir merkezindeki büyükelçilik binamıza döndüler ve faaliyetlerine buradan devam ediyorlar. Şu anki planımız bu şekilde diplomatik varlığımızın sürdürülmesi yönünde. Planlarımızı güvenlik durumuyla ilgili gelişmelere göre sürekli güncelliyoruz. Tüm ihtimallere karşı gerekli alternatif planlarımızı hazır tutuyoruz. Personelimizin güvenliği önceliğimizdir.
"ÖNÜMÜZE DEAŞ HORASAN DİYE BİR ŞEY ÇIKTI"
(Türkiye, DEAŞ ile göğüs göğüse savaşan tek NATO ve Koalisyon ülkesi olarak Suriye ve Irak'ta 4000'den fazla DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nin eski başkanı Donald Trump son açıklamasında DEAŞ'ın Horasani grubunu değerlendirirken dedi ki: "Biliyorsunuz DEAŞ'ın yüzde 100'ünü devirdim. Suriye'de, Irak'ta devirdik. Şimdi yeni bir DEAŞ var" Trump'ın bu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?)
Doğrusu ben bu açıklamayı hiç doğru bulmuyorum. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Yani Sayın Trump'la bizim ikili özel görüşmelerimiz de olmuştur ama bir defa Amerika, DEAŞ'ı bitirmemiştir. DEAŞ'a karşı da hiç böyle ciddi ve kararlı bir mücadele vermemiştir. DEAŞ'a karşı dünyada kararlı mücadele eden tek ülke vardır, o da Türkiye'dir. Bu mücadeleyi biz ülkemizde verdik, veriyoruz, şu anda hala veriyoruz. Irak'ta verdik, veriyoruz. Suriye'de verdik veriyoruz. Acaba onlar dünyanın neresinde DEAŞ ile mücadele vermişler? Eğer bunları bitirmiş olsalardı, Irak'takileri bitirirlerdi; Irak'ta bile halledemediler, bu mücadele şu anda hala devam ediyor. Temennim odur ki şu anda Biden yönetimi Amerika'nın bıraktığı yerden, böyle bir yaklaşımı devam ettirsin ve DEAŞ Horasan'ı halletsinler. Çünkü artık önümüzde şimdi DEAŞ Horasan diye bir şey çıktı. Onlarla bu mücadeleyi sürdürelim. Biz de onlarla beraber adım atarız.
"RUSYA İLE S-400 KONUSUNDA BİR TEREDDÜTÜMÜZ YOK"
(Geçtiğimiz günlerde Rus yetkililerden ikinci paket S-400 alımıyla ilgili ilerleme sağlandığı açıklaması geldi. İkinci paket alım söz konusu mu? Bir de İsrail ile ilişkilerin iyileştirilmesiyle ilgili herhangi bir süreç var mı işleyen?)
Rusya'yla ilgili, ikinci paketin alımı vesaire, bu konularda bizim herhangi bir tereddüdümüz yok. Rusya'yla bizim gerek S400 konusu olsun, gerek savunma sanayine yönelik olsun, birçok adımımız var. Hatta daha değişik bir alternatifi söyleyeyim. Mesela bu yangınlarda onlardan gelen Ilyushin uçaklarını kullandık. Son telefon konuşmamızda da bu konuyu görüştük. Rusya seyahatimde de bütün bunların hepsini tekrar ele alacağız.
Diğer sorunuza gelecek olursak, biz İsrail ile ilgili durumları zaten Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşerek gözden geçirmiş bulunuyoruz. Yeter ki başbakan ve diğer bakanlarda bir sıkıntı olmasın. Eğer bu BM Genel Kurulunda Sayın Cumhurbaşkanı orada olursa belki onunla orada da bir görüşmemiz olabilir.
"6'SINDAN İTİBAREN YENİ BİR SÜREÇ BAŞLIYOR"
(6 Eylül 2021 itibarıyla tüm kademelerde haftada 5 gün yüz yüze eğitime başlanıyor. Öğrenciler, yaklaşık 1,5 sene pandemi gerekçesiyle yüz yüze eğitim ve öğretimden uzak kalmak zorunda kaldı. Öğrenciler, veliler ve öğretmenlere yeni eğitim ve öğretim döneminde tavsiyeleriniz var mı?)
Tabi çocuklarımızın gerçekten okuldan, öğretmenden bu kadar uzak kalmış olmaları onlarda da belli bir rehaveti ister istemez meydana getirdi. Ama şimdi 6'sından itibaren yeni süreç başlıyor. Ben inanıyorum ki bu yeni süreçte artık yavrularımız hem kitaplarına hem bilgisayarlarına kavuşacaklar. Tüm bunlarla beraber tavsiyem şu, çocuklarımız mümkün olduğunca ellerindeki o cep telefonlarından uzak kalsınlar. Çünkü bu onlarda bağımlılık oluşturabiliyor. Zaten uzmanlar da bunun sıkıntısına dikkat çekiyorlar, bundan uzak kalmalarını tavsiye ediyorlar.
"İNŞALLAH REZERV MİKTARINDA 115 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKACAĞIZ"
Rezerv miktarımız Allah nasip ederse yıl sonu itibarıyla 115 milyar doları yakalayacak. Fazlası olacak, azı olmayacak. Tabi muhalefetin hesapları daha farklıydı, bunlar çok daha düşük rakamlar planlıyorlardı, bunların hesapları tutmadı. Şimdi 115 milyar doların üzerine çıkacak olması bunlara dert oldu. Bu dert bunları geriyor. Öyle de olsa böyle de olsa inşallah biz 115 milyar doların üzerine böylece çıkmış olacağız. Diğer taraftan bu kadar afet yaşadık. Bu afetlere rağmen biz kalkıp da "halimiz ne olacak" demiyoruz hamdolsun. Ama bakıyorsun Bay Kemal hala saçmalıyor. Kalkıyor iki de bir "AFAD'a para vermeyin, yok şunu şuraya vermeyin, buraya bunu vermeyin." diyor. Niye rahatsız oluyorsun bundan? AFAD devletin bir kurumu. Buraya vatandaş gelip resmi olarak para veriyorsa bu seni niye rahatsız ediyor? AFAD'a gelen paralar, konut yapımından tut da altyapıya üstyapıya varıncaya kadar buralarda kullanılıyor. Şu an itibarıyla bizim bir defa hemen süratle yapılmakta olan evlerimiz var. Bunları TOKİ olarak yapıyoruz ve yıl sonuna kadar da inşallah biz bir yılda bu konutları yapacağız. Bunlar devam ediyor.
AFAD'ın bir başka özelliği daha var. Vatandaşın telef olmuş hayvanlarının yerine yenilerini kendilerine teslim ediyor. Arıları, kanatlı hayvanları vesaire hemen teslim ediyor. Benim o vatandaşım bekleyemez ki… Vatandaşım bunlar anında kendisine geldiği zaman huzur buluyor ve devletine güveniyor, inanıyor. Bir taraftan da şu anda birçok yerde altyapı sıkıntılarını hızlı bir şekilde gideriyoruz. Mesela esnafımıza belli oranda parasal destekler verildi. İlk etapta 50 milyon destek toplu olarak verildi. Valilerimiz tespitleri yaptılar, sonra da bunların hepsi valilerimiz tarafından esnaflarımıza dağıtıldı. Ama muhalefetteki bu hazımsızlık çok kötü bir şey."