Kandıra’nın Nasuhlar Mahallesi’nde bulunan Küplük Ormanı olarak bilinen bölgede bir şirketin taş ocağı kurmak istemesine karşı çıkan Ağaçağıl Mahalle Muhtarı Mehmet Şentürk ve Nasuhlar Mahalle Muhtarı Erdem Gürbüz, ortak bir basın açıklaması yaparak yetkililerden bölgenin resmi olarak koruma altına alınmasını, sit alanı olarak tescillenmesini talep etti.

TARİHİMİZE IŞIK TUTUYOR

Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Kandıra Nasuhlar Mahallesi’nin sınırları içerisinde, eski dönemlerde taş lahit ve oluk imalatlarının yapıldığı yerler bulunmakta olup, gerek ecdadımız tarafından, gerekse büyüklerimizce küplük olarak bilinen bu alan halen işlenmiş taş kalıntıları ile o döneme ışık tutmaktadır.

DEFİNECİLERİN MEKÂNI

Atalarımızdan hayret ve hasretle dinlediğimiz bilgilerle dolu olan, düzlüğünde şırıl şırıl akan deresi, yemyeşil çayırları, ormanı ve doğal güzellikleri ile köyümüzü süsleyen alanın hemen bitişiğinde 113 no’lu orman bölmesi bulunmaktadır. Şimdiye kadar koruma altına alınmayan tarih kokan söz konusu yer, ne yazıktır ki definecilerin mekânı durumundadır. Zira son dönemlerde Jandarmamız tarafından sıkça gözlenmektedir.

400 DÖNÜM ALAN

Bilinen odur ki ismi ile müsemma olduğu üzere, köyümüzce ve tüm civar köylerimizce de Küplük olarak bilinen bu bölge takribi 400 dönüm civarındadır. Tarih kokan alan içerisinde fotoğraflarda da görüldüğü üzere, bir dönem yaşanmışlığın işaretleri yanı başında ‘Kocamezarlık’ diye bilinen kabristanlığın varlığıdır. Burası sit alanı olarak ilan edilmiştir. 

AĞAÇAĞIL’DA DEV KAYA UZANTILARI

Diğer taraftan; sınır köyümüz Ağaçağıl mahallesinde aynı alanın devamı olan ve Kayabaşı olarak bilinen 193 no’lu orman bölmesi üzerinde de aynı kalıntılar halen o dönemi canlı tutmaktadır. Keza Ağaçağıl Dereli köyü yüzüne bakan kısımda ise 7-8 metre yüksekliğindeki ulu ve dev kaya uzantıları görenleri hayretler içerisine düşürmektedir.

ECDADIMIZIN BIRAKTIKLARI MİRASLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Ancak ne yazıktır ki böylesine tarihi geçmişi olan bu güzelim bölgeye taşocağı açılmak istenmektedir. Şunu iyi biliriz ki, ‘tarihini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkûmdur’ düsturu bizleri ecdadımızın bıraktıkları miraslara sahip çıkmamıza zorunlu kılmaktadır. Aksi halde vasiyetlerini yerine getirmemiş oluruz.

EN BÜYÜK KATLİAM

Yukarıda arz ve izaha çalıştığımız nedenlerden dolayı bu bölgede taş ocağı açılması hem tarihimize, hem de köylerimize yapılacak en büyük katliam ve kötülük olacaktır. Tek kelime ile kesinlikle ve katiyetle istemiyoruz. Aksi halde köylerimiz kolları kesilmiş bir insan gibi olacaktır. Yemyeşil ormanımız katledilerek yok edileceği gibi, alanda yaratılacak dev çukurlar hayati ve telafisi mümkün olmayan tehlikeleri de beraberinde getirecektir.

FATURASI BÜYÜK OLUR

Dev çukurlara hayvanlarımızın düşmesi, insanımızın düşmesi şimdiden bizleri korkutmakta, son derece üzmektedir. Taş ocağının çıkaracağı toz, pis hava ve çevre kirliliği de hayatı olumsuz etkileyecektir. Ayrıca zor şartlar altında yapılan asfalt yollarımız kullanılamaz hale gelecektir. Bunun sorumluluğu ve vebali hiç kimsenin kabul etmeyeceği gibi faturası da büyük olacaktır. Yine bu çalışma sırasında patlatılacak dinamitler 90 derece dik yamacın hemen dibinde kurulu Ağaçağıl/Dereli mahallemize bakan ulu ve dev kayaları harekete geçirdiğinde düşünmek ve hayal bile etmek istemediğimiz katliamlara, mal ve can kayıplarına neden olacağı aşikârdır.

KORUMA ALTINA ALINMALI

Netice itibariyle korunması gereken kültür ve tabiat varlığı hüviyetinde olması nedeniyle bu geniş alanın mutlaka resmi olarak koruma altına alınarak sit alanı olarak tescillenmesi gerekmektedir. Makamlarınca gerekli incelemenin yapılarak her iki mahallemizi de son derece memnun edecek bu çalışmanın ivedi başlatılmasını önemle arz ederiz.”