sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) yeryüzünü şereflendirmelerinin yıldönümüdür. O, Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın rehberidir.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) yeryüzünü şereflendirmelerinin yıldönümüdür. O, Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın rehberidir. Onun gelişiyle insanlık başta inanç ve ahlaki yozlaşmalar konularında bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok değişim ve gelişime şahit olmuştur. Bu gelişimlerin en önemli konularından birisi de kız çocukları ile kadının aile ve toplumda sahip olması gereken konumlarının, insan olmanın onuruna yakışır bir seviyeye yükseltilmesidir.
Ailenin iki temel direğinden biri olan kadının ( küçükken kız çocuğu ) yeri ile aile kurumunun önemini toplumumuza bir kez daha hatırlatmak için Diyanet İşleri Başkanlığımız 2019 yılı “Mevlid-i Nebi Haftası” temasını “Peygamberimiz ve Aile” olarak belirlemiştir. Hafta boyunca yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilecek çeşitli etkinliklerle Hz. Peygamber’in örnekliği çerçevesinde aile konusuna dikkat çekilecek, toplumsal bir duyarlılık ve bilinç oluşmasına katkı sağlanacaktır. Sevgili Peygamberimizin örnek hayatı ve ahlakının yanı sıra onun aile hayatına ilişkin getirdiği değerleri yakından tanıma fırsatı sunulacaktır. Aile kurumunun önemine bir kez daha güçlü bir şekilde vurgu yapılacak, günümüzde aile kurumunun yaşadığı ve gelecekte yaşaması muhtemel sorunlara Kur’an ve sünnet ışığında çözümler önerilmeye çalışılacaktır.
Aile, insan zihninde dinî, sosyal ve hukukî kavramları canlandıran sosyal muhtevalı bir kelimedir. İslam’a göre ailenin temeli, nikâh dediğimiz kutsal bir bağla birbirine bağlanan ayrı cinsten iki insanın bir araya gelmesiyle atılır. Nikâh akdi, toplumun çekirdeği sayılan bu küçük yuvanın meşru sayılmasının ilk şartıdır. Meşru olmayan sebeplerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluk aile sayılmaz. Nikâh karı koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân veren ve taraflara karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir sözleşmedir.
Toplum yapısını oluşturan en temel unsurunun aile olduğunu hepimiz kabul ederiz. Yüce dinimizin insan için hedeflediği iki cihan saadetine nail olmanın yolu aile saadetini gerçekleştirmekten geçer. Ailenin temel iki üyesi kadın ve erkektir. Kur’an-ı Kerim’de bu husus bizlere şöyle bildirilmektedir. “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”
Huzurlu bir aile birlikteliği arıyorsak bunun ilk şartı aile yuvasının meşru yoldan kurulmasıdır. İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması meşru bir evlilikle mümkün olur.
Mutlu bir aile yuvasının kurulmasının bir başka şartı ise evliliğin kurulmasının kolaylaştırılmasıdır. Lükse kaçan, aşırı bir şekilde israf boyutlarını da aşan ve sadece insanların beğenisini kazanmak için gerçekleştirilmek istenen evlilikler yeni evli çiftlere ağır külfetler getirmektedir. İslam Dini her hususta olduğu gibi aile kurulması esnasında da mutedil olmayı, insanları maddi ve manevi sıkıntıya sokucu davranışları sergilememeyi tavsiye etmektedir.
Aile hayatının mutlu bir şekilde devam ettirilmenin bir başka şartı ise, aile bireylerinin birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmeleri, sorumluluklarının idrakinde olmalarıdır. Eşlerin birbirleri üzerinde hakları ve sorumlulukları olduğu gibi ana-babanın çocukları üzerinde, çocuklarında ana-babaları üzerinde hakları ve sorumlulukları vardır.
Aile yuvasını bu dünyada cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirebilmenin altın kurallarını konunun uzmanları şu başlıklar altında özetlemişlerdir. 1-Ailenin temel harcını Sevgi-Saygı ve Sadakat Yapmak, 2-Eş ve Çocukları Emanet Bilmek, 3-Dürüst ve Samimi Olmak, 4-Güvenmek ve Güven Vermek, 5-Haklara ve Sorumluluklara Riayet Etmek, 6-Yumuşak Davranmak(Kaba ve Katı Olmamak), 7-Ev İşlerinde Yardımlaşmak, 8- Sohbet Ortamları ve Zamanları Oluşturmak, 9-Hediyeleşmek ve Güler Yüzlü Olmak, 10-İstişare Etmek, 11-Kanaatkâr Olmak, 12-Öfkeyle Hareket Etmemek, 13-Sadece Kusurlara Bakmamak, 14-Vefakâr Olmak, 15-Anlaşmazlıklarda Çözümü Kur’an ve Sünnette Aramak, 16- Aile Meselelerini Üçüncü Taraflarla Paylaşmamak, 17-“Ben, Sen O” yerine “Biz” Duygusuyla Hareket Etmek, 18- Eşinin Ailesine İyi Davranmak
Her birimiz kendi durumumuzu bu başlıkların altına olabildiğince objektif olarak değerlendirelim. Bakalım nasıl bir durum çıkacak karşımıza. Mesela; Eşimizi seviyor, sayıyor ve ona sadakatle bağlanıyor muyuz? Evet diyenler huzur ve mutluluk merdiveninin ilk basamağını geçmişlerdir.
Bu vesileyle aziz milletimizin ve âlem-i İslam’ın Mevlid Gecesini tebrik eder, Mevlid-i Nebi’nin bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığımızca belirlenen ana temanın daha iyi anlaşılarak bu konudaki ilkelerin yaşam biçimi haline getirilmesine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.
Kandıra eski ilçe müftüsü / Karesi Müftüsü Fahri SAĞLIK