Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Dönmez İnşaat (Sağ 5)

Yaşam

Şehidimizin annesi oğlunu anlattı

Kandıralı şehidimiz Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in annesi Emine Güzel, oğlunu anlattı.

30 Eylül 2015 Saat: 10:58
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 11.681 kez okunmuştur

Şehidimizin annesi oğlunu anlattı
Şehidimizin annesi oğlunu anlattı
Tunceli’de terör örgütü PKK ile çıkan çatışmada yaralanan daha sonra götürüldüğü hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Şehit Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in annesi Emine Güzel, Sözcü Gazetesi Yazarı Uğur Dündar’a oğlunu anlattı. İşte Uğur Dündar’ın kaleme aldığı o yazı; Şehit Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in annesi Emine Güzel; “Be­nim bi­ri­cik oğ­lum, Ya­vu­zum, do­ğum gü­nüm olan 24 Oca­k’­ta dün­ya­ya ge­lin­ce evi­miz­de bay­ram se­vin­ci ya­şan­mış­tı. Ama ha­in­ler onu 39 yıl son­ra bir bay­ram gü­nü ben­den al­dı­lar…” Şe­hit Bin­ba­şı Ya­vuz So­nat Gü­ze­l’­in, ev­lat kay­bet­me­nin ta­rif­siz acı­la­rı için­de­ki an­ne­si Emi­ne Gü­zel, hıç­kı­rık­lar ara­sın­da an­lat­ma­ya de­vam edi­yor: “On­dan ön­ce, şim­di iki­si de öğ­ret­men olan ab­la­la­rı Fat­ma ve Jü­li­de Zi­şan doğ­muş­tu. Oğ­lum dün­ya­ya ge­lin­ce ba­ba­sı adı­nı Ya­vuz koy­mak is­te­di. Ben de son ço­cu­ğum ol­du­ğu için “son isi­m” an­la­mı­na ge­len “So­na­d” ol­sun is­te­dim. So­nuç­ta iki isim­de de an­laş­tık. Ama nü­fu­sa kay­de­di­lir­ken So­nat yaz­mış­lar yav­ru­mun adı­nı… Dün­ya­lar gü­ze­li bir be­bek­ti. Son­ra kaş­la göz ara­sın­da bü­yü­yü­ver­di. Çok ya­kı­şık­lı, le­vent gi­bi bir de­li­kan­lı ol­du. O ka­dar iyi kalp­li bir in­san­dı ki an­la­ta­mam. Kal­bi her­ke­se iyi­lik yap­mak için çar­par­dı. Bü­yük­le­ri­ne kar­şı da son de­re­ce say­gı­lıy­dı. Ba­ba­sı ge­lin­ce he­men aya­ğa kal­kar­dı. Ha­ya­tı bo­yun­ca bi­zim­le yük­sek ses­le bi­le ko­nuş­ma­dı yav­ru­cu­ğum. Ken­di is­te­ğiy­le git­ti­ği Işık­lar As­ke­ri Li­se­si­’n­den son­ra Har­p Oku­lu’n­da oku­du. Ora­da mü­hen­dis­lik eği­ti­mi de al­dı. Ay­rı­ca Po­lis Aka­de­mi­si­’ni bi­tir­di ve yük­sek li­sans yap­tı…” Ne­fes al­mak­ta zor­la­nın­ca “E­fen­dim, te­le­fo­nu ka­pa­ta­yım. Sa­de­ce baş­sağ­lı­ğı di­le­mek ve acı­nı­zı tüm kal­bim­le pay­laş­tı­ğı­mı söy­le­mek için ara­mış­tım. Si­zi yor­ma­ya­yı­m” di­yo­rum. “Ha­yır, çok do­lu­yum, ko­nu­şa­ca­ğım, ko­nuş­mam ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum. Ye­ter ar­tık, ye­te­r” di­yor. “…Bay­ra­mın üçün­cü gü­nü ge­li­nim Bur­cu ve 11 ya­şın­da­ki kız­la­rı Elif Su­de bi­ze gel­miş­ler­di. Kur­ban­la­rı­mız ke­sil­miş­ti. O sı­ra­da oğ­lum ara­dı. Du­ru­mu­nu sor­dum “Me­rak et­me, sı­kın­tı yok, iyi­yim an­ne­” de­di. Son­ra kı­zıy­la ko­nu­şup ba­ba­an­ne­si, de­de­si ve an­ne­si­ne sa­rı­la­rak fo­toğ­raf çek­me­si­ni ve ken­di­si­ne gön­der­me­si­ni is­te­di. “Be­nim için en gü­zel bay­ram he­di­ye­si o fo­toğ­raf ola­ca­k” de­di. İs­te­di­ği­ni yap­tık. Ce­va­bi me­saj­da mut­lu­luk­tan ha­va­la­ra uç­tu­ğu­nu ya­zı­yor­du. Sa­at 15.00 ci­va­rın­da ope­ras­yo­na çık­mış­lar. Hep­sin­de çe­lik ye­lek var­mış. Ama he­li­kop­ter­den ye­re at­lar at­la­maz, pu­su­da­ki ha­in­ler ateş et­me­ye baş­la­mış. Bir kur­şun, çe­lik ye­le­ğin boş­luk bı­rak­tı­ğı kol­tuk al­tın­dan gi­rip kal­bi­ne sap­lan­mış ve ca­nım ev­la­dım ora­cık­ta dü­şü­ver­miş. Ben bun­la­rı bil­mi­yor­dum ama içim­de bir sı­kın­tı oluş­tu. Kal­bim da­ra­lı­yor­du. Kal­kıp te­le­viz­yo­nu aç­tım. Tun­ce­li­’de bir su­ba­yın ya­ra­lan­dı­ğı alt­ya­zı­sı­nı gö­rün­ce çıl­gı­na dön­düm. He­men te­le­fo­na sa­rıl­dım. ‘Ya­vuz,Ya­vu­zum ne­re­de­si­n’ di­ye ba­ğı­rı­yo­rum, ama ce­vap gel­mi­yor. Ne­fes­le­ne­bil­mek için çık­tı­ğım bal­kon­da bir de ne gö­re­yim. Tüm Kan­dı­ra bi­zim evin önün­de top­lan­ma­mış mı? Me­ğer ha­ber alıp gel­miş­ler ama zi­li çal­ma­ya çe­ki­ni­yor­lar­mış. İş­te ora­da bal­kon ko­nuş­ma­mı yap­tım. ‘Tay­yip gel, bal­kon ko­nuş­ma­sı öy­le ol­maz, böy­le olur. Ne­re­de­sin, gel, bek­li­yo­rum. Be­ni zin­da­na da at­san ko­nu­şa­ca­ğım. Oğ­lu­mu onun PKK’­lı as­ker­le­ri vur­du­’ de­dim. Emi­ne Gü­zel, oğ­lu­nun yurt­se­ver­lik uğ­ru­na ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği­ni an­la­tır­ken ara­la­rın­da ge­çen şu ko­nuş­ma­yı ak­ta­rı­yor: “Ka­ğız­ma­n’­da 3 yıl İl­çe Ko­mu­tan­lı­ğı yap­tı. Sa­yı­sız kan da­va­lı­yı ba­rış­tır­dı. Ora­dan göz­yaş­la­rı ara­sın­da uğur­lan­dı. Ko­man­do Ta­bur Ko­mu­ta­nı ola­rak Tun­ce­li­’ye ta­yi­ni çık­tı­ğın­da ana yü­re­ği­nin de et­ki­siy­le ‘Git­me, ora­lar çok teh­li­ke­li yav­ru­m’ de­dim. Hiç dü­şün­me­den ‘A­na­cı­ğım ora­sı da va­tan top­ra­ğı. Ben git­me­sem, baş­ka bir ar­ka­da­şım git­me­se, biz git­me­sek ora­lar­da bay­ra­ğı­mı­zı kim dal­ga­lan­dı­ra­cak? Ka­der­de şe­hit düş­mek bi­le var­sa, yi­ne de gi­de­ce­ği­m’ di­ye ce­vap ver­di.” * * * Şe­hit Bin­ba­şı Ya­vuz So­nat Güze­l Yü­re­ği ya­nık an­ne eve ge­len Ko­ca­eli Va­li­si­’ne hiç­bir AK­P’­li si­ya­set­çi­yi ta­zi­ye zi­ya­re­tin­de gör­mek is­te­me­di­ği­ni ve ge­lir­ler­se ka­bul et­me­ye­ce­ği­ni söy­le­miş. Da­ha son­ra ve ce­na­ze tö­re­nin­de ya­nı­na yak­la­şan­la­rı da -ör­ne­ğin Em­rul­lah İş­le­r’­i- uzak­laş­tır­mış. Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğan, Baş­ba­kan Da­vu­toğ­lu ve Mec­lis Baş­ka­nı Yıl­ma­z’­ın çe­lenk­le­ri­ni de kal­dırt­mış. Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı Or­ge­ne­ral Hu­lu­si Akar ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­ta­nı Or­ge­ne­ral Ga­lip Men­di, ai­le­yi hiç yal­nız bı­rak­ma­yıp bü­yük il­gi gös­ter­miş­ler. Hat­ta Or­ge­ne­ral Men­di, eşiy­le bir­lik­te zi­ya­ret­le­ri­ne gel­miş. CHP Ge­nel Baş­ka­nı Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu ise Emi­ne Ha­nı­m’­ın el­le­ri­ne uza­na­rak “Mü­sa­ade edin de bu mü­ba­rek el­le­ri öpe­yi­m” de­miş. * * * Şe­hi­din ba­ba­sı Yıl­maz Gü­zel, ben, Müj­dat Ge­zen ve mer­hum Ke­mal Su­nal gi­bi Ve­fa Li­se­li… Müj­da­t’­la ay­nı sı­nıf­ta oku­muş­lar. Ço­cuk­la­rı­na isim ve­rir­ken hep li­se­de­ki öğ­ret­men­le­rin­den et­ki­len­miş. Ör­ne­ğin kü­çük kı­zı­na çok sev­di­ği Zi­şan öğ­ret­me­nin adı­nı koy­muş. “Ye­me­dik iç­me­dik, bir iş­çi emek­li­si ola­rak ev­lat­la­rı­mı­zı okut­tuk. Va­ta­na, mil­le­te, tüm in­san­lı­ğa fay­da­lı bi­rey­ler ol­ma­la­rı için uğ­raş­tık. On­lar da bi­zi mah­cup et­me­di­ler. Ama Ya­vu­zu­mu an­la­ta­mam. Dün­ya­lar iyi­si bir kal­be sa­hip­ti… Ah Ya­vu­zum ah…” der­ken bo­ğa­zı dü­ğüm­le­ni­yor, se­si kı­sı­lı­yor.
       

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑