Ünal CANKURT
Beş yıllık yakıtı iki yılda tüketirseniz işte böyl
22 Nisan 2011 Saat: 19:23
Gökyüzünde kim ne kadar kalmış ki siz kalacaksınız? diye bir köşe yazısı yazmıştım Eylül 2009 da. Hatırlar mısınız bilmem. Bu hafta iki yıl önce yazdığım bu yazının bazı bölümlerini siz değerli okuyucularımızla tekrar paylaşma ihtiyacı duydum. O gün gözlemlediklerimin arasında en önemli konulardan biri; Eğer ki bir temel menfaat için kurulmuşsa o yıkılmaya mahkûmdur demiştim. Öyle de oluyor. İlçemizde bulunan yedi siyasi partinin sadece bir kaçı gündemdeydi. Bizde bir örnekle partileri şöyle anlatmıştık; Birisi parçalanmış kendini arıyor diğeri ise gökyüzünde seyahat ediyor. Yakıtı bitince ne yapacağını bilmeden ilerliyor. Halkımız ise meraklı gözlerle bu uçağın ne yöne gideceğini izliyor. Bende bunları kaleme alarak siz okuyucularımıza, uçaktaki yolculardan aldığımız konuşmaları aktarıyoruz. Kabinde kaptan, hostes neler konuşuyor bize tek tek geliyor. Bizde uçaktaki son durumu size bildiriyoruz Bazı insanlar ya göbeğinden ya da gırtlağından bağlı olduğu için menfaatleri uğruna havada uçan bu uçağı ayakta alkışlıyorlardı. Karada olan halkın büyük bir çoğunluğu ise hem alkışlayanları hem de bu havada uçan kişileri meraklı bakışlarla izliyorlardı. Yukarıya bakıp onları izlemekten bizlerde aslımızı unutacağız. En iyisi bizler karada halkımızla birlikte olalım. Onlar nasıl olsa bir gün bizden iniş pisti isteyecekler. Yani önünde sonunda bize hep muhtaçlar. Ama inişe geçene kadar bizler onları gökyüzünde şov yapan gösteri uçakları gibi seyrediyoruz. Bilmediğimiz şey ise ya bunlar tekrar yeryüzüne inmek istediklerinde beceremez de üstümüze düşerlerse kim zarar görecek bundan. Tabi ki hepimiz, çünkü üstümüze düşüyorlar, altında kalmamak için seyredenler bile günahsız olmalarına rağmen zarar görecekler. Birde beraber uçanlar var ki onlar daha çok zarar göreceklerdir hiç şüphesiz. Ya son anda fırlatma koltuğunu kullanan olurda kendisini kurtarırsa ne olacak diye düşüneniniz olacaktır. Haklısınız ama o koltuk sadece bir tanedir. Ya geri kalanlar ne olacak. Muhakkak ki diğerleri zarar görecek. Burada kimin daha uyanık kimin daha önceden uçma tecrübesi varsa avantajlı olacak. Diğerleri ise maalesef bu kurnaz pilotun onları terk etmesi neticesinde yere çakılacaklar. Doğrusu hiç kimsenin bu düşüşten zarar görmesini arzu etmeyiz ama bazı gerçeklerin bilinmesini ve bu tatlı rüyadan uyanmalarını istiyoruz. İnsanlar çok şey biliyor ama konuşamıyor. Kendi huzurlu yaşamlarını bozmamak için susmayı yeğliyorlar. Birileri de bunu bizden korktukları için susuyorlar diyerek övünmeyi de ihmal etmiyorlar. Hal böyle olunca birileri de bu fırsatı iyi değerlendiriyor. İlçemizde kendini bu yüzden çok başarılı gibi göstermek isteyenler de her geçen gün kendisini en yüksekte görmenin sevincini yaşıyor. Bu durumun farkına varan olunca da cezası veriliyor. Birileri de bizim arkamız da kimler olduğunu araştırıyor. Hala öğrenemediniz değil mi? İnsanın güçlü olabilmesi için her şeyden önce arkasının temiz olması gerekiyor. Ayrıca hiç bir yere boğazından bağlı olmamalı. İlkeli olmalı. Korkak olmamalı ve en önemlisi de inançlı olmalı. Eğer inanırsan bu fanilerin sana hiçbir şey yapamayacaklarını bilirsin. Yok eğer bağlılığın korkaklığın varsa ve inancın zayıfsa vay haline kuzudan daha kuzu sessizlikten bile sessiz olursun. Dolaysıyla arkamızda neyin olduğunu zaten siz biliyorsunuzdur. Çünkü her şeyi siz çok iyi biliyorsunuz ya. Tabi ki bir yerlerden besleme gazeteci olmadığımızı da bildiğinizden fazla söze ne hacet. Her ilçemize geldikten sonra yazdığı yazılarla bir yerlere saldıran o insanlar gibi bizleri de bir yerlerden talimat alan ve yazı yazan gazetecilerden sanmayın. Ancak bir şey var ki kafama devamlı takılıyor. Hatta vatandaşların büyük bir kısmının da her ortamda sorduğu sorguladığı bir konu var. İsmi Ak olan içinde adalet olan bir parti nasıl olurda bu insanlara sessiz, duyarsız ve hatta destekliyormuş gibi durabilir. İnsanlar gerçekten inandıkları dağlara kar yağdığını görünce çok ama çok fena karamsarlığa kapılıyorlar. Ve yoksa bunlarda mı eskilerle aynı zihniyette de biz mi fark etmiyoruz diye düşünüyorlar. Neden? Neden? Neden? Bizim bilmediğimiz derin ilişkiler mi var. Yoksa bizim bilmediğimiz bir güç mü var bu insanları korkutan. Ya da bu insanlar gerçekten piru-pak ta biz mi göremiyoruz. İnanın karar vermekte ve anlamakta zorlanıyorum. Üstüne gidilecek mi yoksa örtülecek mi, konusu ise şimdilerde en çok kafaları karıştıran sorulardan biridir. Ben yine de ümit-var olucam ve sabırla sonuçlanmasını bekleyeceğim. Yok eğer kapatılırsa ve örtülü olanlara dokunulmaz da sadece zavallı birileri seçilip onlar kurban verilirse gerçekten çok yazık olacak. İşte o zaman benim bile ümidim kırılacak. İki yıldır koyun olarak gördüğünüz, tepelerinde keyif çattığınız, kahkahalarla dolaştığınız ve küçümsediğiniz bu insanlardan nihayet yakıt almak için el avuç açmak zorunda kaldınız. Ümid ediyorum ki halk artık uyandı! Hatta sizin emrinize uçağını veren firma da uyandı! Size iniş için izin verilecek ama kalkış için izin verileceğini pek tahmin etmiyorum. Çünkü yakıtsız bir uçak uçamazda ondan. Uçak partinizdi yakıtı ise halkımız. Bu tür misaller vererek defalarca halkımızı küçümseyenleri uyarmaya çalışmıştık. Fakat olmadı. Bu yüzden Bende iki yıl önce kaleme aldığım bu yazıyı tekrar siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Şimdi dikkat! Sizi kuş gibi görenler, tepenizden bakanlar, sizinle alay edenler, depolarını doldurmak için yanınıza inecek! Tüm yetki bugünden sonra siz değerli hemşerilerimizde.
Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu
Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
Yazarın Diğer Yazıları