Yerel gazetecilik meşakkatli, zor ve bir o kadar da riskli bir meslektir. Güzel haberler ürettiğinizde kendi bölgesel halkınız bunu beğenerek okusa da bizleri ne hatırlar ne de takdir eder.
Yerel gazetecilik meşakkatli, zor ve bir o kadar da riskli bir meslektir. Güzel haberler ürettiğinizde kendi bölgesel halkınız bunu beğenerek okusa da bizleri ne hatırlar ne de takdir eder.
İlçemizde yaşanan olumsuz haberleri kaleme aldığımızda işte o gizli kahramanlar hemen ortaya atılıverir. Sokak ortasında, kahve köşelerinde başlar bizi bir bir kötülemeye…
Hatta ve hatta telefon ve mail yoluyla bizlere hakaret etmeyi de ihmal etmez.
Bu olumsuz haberi üreten kişi yaptığından utanmıyor, gazetelerde yer aldığında bunu haber yapan gazeteciye veryansın etmeyi de ihmal etmiyor.
Hiçbir gazeteci asılsız bir haberi kaleme almaz. Bazı haberlerde bilgi eksikliği yaşanabilir ama haber kesinlikle ve kesinlikle yalan değildir.
Çünkü gazeteciliğinde sorumluluk alanları çok büyüktür. Bu nedenle hiçbir gazeteci sırf birilerini kötülemek için mesleki hayatını bitirmek istemez.
Dedik ya, yerel gazetecilik zor ve meşakkatli bir meslektir. Hele hele küçücük bir ilçede herkesin birbirini tanıdığı bir yerde gazetecilik nasıl yapılır artık siz yorumlayın…
1992 yılında Kocaeli Gazetesi’nde stajyer olarak meslek hayatına atıldım. Her geçen gün sevdiğim mesleği ilçemizde ayrı bir şevk ve heyecanla bugünlere kadar getirdik.
Bu zaman diliminde ilçemizde yaşanan on binlerce olumlu ve olumsuz haber yaparak gerek ulusalda gerekse yerel gazetelerde yer aldı.
Gönlümüz isterdi ki Kandıra’yı bu zaman diliminde güzel haberlerle Kocaeli ve Türkiye’mize tanıtabilelim.
Tanıttık da tabi ama bazı olumsuz haberler de tuzu biberi oldu.
Güzel haberler için ne takdir ne de teşekkür aldık. Ama olumsuz haberler için hep birilerinin hedefi olduk.
Hakkını da yemeyelim. Kocaeli Kandıralılar Derneği güzel haberlerimizden ötürü bizi plaketle ödüllendirmeyi ihmal etmedi.
Olumsuz haberlerde de “Abi sen işini yapıyorsun. Haberi yaparken bize sorsaydın daha iyi olurdu” diyen hemşerilerimiz de oldu.
1992 yılından bugüne belediye başkanlarımız Kenan Evin, Ercüment Şahin, İsmail Genç, Mustafa Öğren, Cengiz Kan ve son olarak Ünal Köken ile meslek hayatımızı sürdürüyoruz.
Bu zaman diliminde en zor mesleki hayatım 2009-2014 yılları arasında geçti. Beni tanıyan binlerce kişi yazdığım yazılar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediklerini her fırsatta söylüyorlardı.
Beni bu kadar öfkelendiren ve kişiliğimden taviz vermeme neden olan olaylar çok şükür ki geride kaldı.
Gerçek Ünal Cankurt aslında buydu…
Birileri bizi ilçeden yok edip bitirmek için tüm kozlarını oynadı. Hem de bulunduğu mevki ve makamın gücünü kullanarak. Birileri de buna destek verdi.
Bizde bu dönemde doğru yaptık demiyoruz ama ekmeğimizle, işimizle, geleceğimizle oynayan olduğunda da işte o zaman başka Ünal Cankurt oluyoruz.
Bizim koltuğumuz 1992 yılından beri aynı ama o günden bugüne çok sayıda idarecinin ve siyasetçinin koltukları değişti.
Halkın sevgisini ve muhabbetini kazanan siyasetçi ve idareciler o makamlarda olmasalar da onları her fırsatta övgüyle anlatırız. O makamları amaç dışı kullananlar da nasıl anılır artık siz değerlendirin…
İşte birisi kendi menfaatleri doğrultusunda sizin işiniz ve geleceğinizle uğraşıyorsa siz hala mütevaziliğinizi koruyabiliyorsanız ne mutlu ki sizlere…
İşte ben 2009-2014 yılları arasında mütevaziliğimi koruyamadım.
Sizlere bu tür baskı, tehdit, yıldırma politikası kullanılsaydı acaba siz ne yapardınız? İşte bundan dolayı yerel gazeteciliği küçük ilçede yapmanın zorluklarını anlamışsınızdır…