Nedense hiçbirimiz inanamıyoruz ama maalesef Kaymakam Hamza Erkal gidiyor. Dün yapılan veda gecesiyle hepimiz uykumuzdan uyandık. Artık gerçekten gideceğine inanmaya başladık. İlk başlarda izne ayrılmışta geri gelecekmiş gibi gelmişti bize. Dün gece gerçekten Kandıralılara yakışan bir gece yaşandı. Her kesimden her görüşten, her partiden ve her seviyeden insanlar oradaydı. Meğer ne çok seveni varmış inanamadım. Ama şahsında ilk defa Kandıralılar birlik ve beraberlik içinde oradaydı. Özlemişim tüm Kandıralıların böyle hep beraber dostça ve gönül birliğince birlikteliklerini. Erkal’ın dünkü konuşmasından bazı mesajlar vereceğim size bugün; Bir kere Kandıra’da kasım kasım kasınarak dolaşan ve biz onu gönderdik diyenlerin bizlere ve ilçeye yalan söylediğini öğrenmiş olduk. Tamamen Siverek Kaymakamının Urfa milletvekili ile yaşadığı problem dolayısıyla onun oradan gönderilmesi sonucu karşılıklı olarak yer değiştirilmesi sonucu gidiyor Kaymakamımız. kendisinin doğu görevinin üç yıl eksik olması nedeniyle tamamen terfi ettirilerek ve 3. Sınıf ilçeden 2. Sınıf ilçeye verilmesinden başka bir şey olmadığını öğrendik. Fakat eşinin İstanbul’da çalışıyor olması nedeniyle bu tayini arzu etmediğini ve beklemediğini ifade etti. Bir başka şeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Dün uzunca konuşmasını dinlerken inanın tekrar tekrar hayıflandım, biz bu insana neden sahip çıkamadık diye. Çünkü oradaki herkes büyülenmiş gibi onun Kandıra’yı ne kadar iyi tanıdığına, sorunlarına nasıl hakim olduğuna ve nasılda Kandıra’nın geleceğine dair proje ve planları hayata geçirmek istediğine tanık oldu. Kandıra hiç bu kadar kıymetli bir sevdalısını kaybetmemişti. Tamda 17 Ağustos akşamı tamda o büyük depremin yıl dönümü biz onu yolcu ediyoruz. Sanki Kandıra’nın depremi de onun gidişi. Bu hüzünlü akşamda bu güzel insana neden sahip çıkamadığımızı haykırdı İsmail kardeşim, Rüştü bey de Kandıranın depremi olduğunu ifade etti. Bir başkası da Türkiye Cumhuriyetinin kaymakamıydı yolun açık olsun dedi. Bu ifadeler onun da Kandıralıların gönlünde taht kurduğunun gerçek delilleridir. Ya onun Kandıralıların muhabbetini ve desteğini hep arkamda hissettim. Benim ruh iklimime hitap eden insanlarına her zaman hem gönlüm hem de kapım sonuna kadar açık demesi inanın hepimizi hem gururlandırdı hem de inanılmaz bir hüzne sürükledi. Turizm Bölgesi ile ilgili, Organize sanayi ile ilgili, otoyol ile ilgili yaptıklarını anlattı. Ayrıca yaptırdığı köy konaklarını, fakir insanlara yaptırdığı evleri, hayvancılıkla ilgili projeleri ve daha neler ve neleri. Bunların hepsini neden duymamıştık inanamadım. Bunları sessizce mesai harcayarak ama hiç kimseye duyurma ihtiyacı duymadan yapmış. Bunların hepsi onun mütevazı kişiliğine ve tavrına çokça uygun şeyler değil mi? Hiç kibre ihtiyaç hissetmediğini de gösteriyor. Kimi, bıkıp usanmadan “ben, ben” diye övünüyorken o üreten, çalışan, bir şeyler ortaya koyan tavrıyla herkesi kendine hayran bıraktı yine. Geceye gelmeyenler de vardı. O şahıslar yine herkesçe beklenildiği gibi kendi kişiliklerini ortaya koydular. Ben ben ben diye ortada dolaşmaktan bir gün patlayacaklar diye korkuyorum. Ama değerli okuyucularım daha önceki bir yazımda ifade etmiştim ya “bırakın kötü insanlar da sizi sevmesin diye” onların sizi sevmemesi inanın sizi yüceltir. Zaten onlarda sizi severse sizde gerçekten bir sorun var demektir. Ayrıca Erkalın arkasında ki bu sevgi selini görünce şunu düşündüm. Böyle bir insanın tayinini ben çıkardım diye ortalıkta dolaşacak siyasilerin bundan sonra oy alma şansları ne olur. Bence pek olumlu olmaz onlar için. O yüzden bıraksınlar palavra sıkmayı da doğruyu söylesinler. Yoksa bu onlara bir şey kazandırmaz kaybettirir. Yok eğer diğer memurlara bir gözdağı vermek için hiç harcı olmadıkları bir işi üstleniyorlarsa inanın ona da kimse pabuç bırakmaz. Yani anlayacağınız sür eşeğini Niğde’ye.