Ortalığı bulandırıp kendilerine prim çıkarmak isteyen bir grup kişi şimdilerde iş başında. Bu kişiler tüm partileri benimser ve hangi partiye giderlerse onlardan oluverirler. Adamına göre konuşurlar. Asıl kişiliklerini bile inkâr etmekten hiç utanmazlar. Düne kadar birilerinin adamı olan kişilere, şu partidenim, bu cemaattenim diyerek nâra atanlara şimdi dikkat. Toplum içinde değer görmek için halkla içice olduğunu, onların yanında olduğunu göstermeye çalışan riyakâr insanların daha sonra edindiği bilgileri, eleştirileri, yaranmak istedikleri makamlara ileterek adeta gammazlık, muhbirlik ve münafıklık yaptığını görmek için artık müneccim olmaya gerek yok. Kendini dürüst gösteren bu insanlar, her gün herkesin etrafında dostumuz ahbabımız hatta daha da ötesi sırdaşımızmış gibi gösterip, hedefledikleri rütbe ve makamlara erişmek için kendi komşularını dahi dakika dakikasına yerlerine ulaştırmayı ihmal etmiyorlar. Bu kişiler kim? Bunların kim olduğunu aslında çok kişi biliyor. Rütbe ve unvan peşinde olan kişilere çok dikkat edin. Şimdi çevrenizde bulunan dürüst, siyasetçi görünümündeki casuslara dikkat edin. Yalnız şunun bilinmesini isterim ki bu insanlar sadece kullanılırlar. Tarihte bunların bir yerlere geldiği de görülmemiştir zaten. Sadece dalkavuk olurlar o kadar. Ve öyle de sürer hayatları. Küçücük bir ilçede dostlukların olduğu kadar nefretlerinde olacağı aşikâr, ancak bunun açık ve dobraca yapılması gerekmez mi? Düşmanın bile dürüst olanı makbulken, dost görünenlerin bir ufacık nüfuz, bir ufacık iltifat veya bir ufacık menfaat uğruna ihanet içinde olmalarına akıl sır erdirmek mümkün değildir. En azından benim prensiplerim ve doğrularım öyle gösteriyor. Bizler kendi penceremizden baktığımızda herkesi dost ve arkadaş olarak görüyoruz. Fakat görevimizin gereği yaptığımız haberler nedeniyle Kandıra'da bir grup kişinin tepkisine neden olmuştuk önce ki yıllarda hatırlasınız. Gerçekler acıdır. Herkes cesaret edip doğruları söyleyemez. Biz menfaatlerimizi, huzurumuzu bir kenara bırakıp ilçemizin ve gelecek neslimizin kazanması için mesleğimizi en güzel bir şekilde icra etmeye çalıştık. İnsanları değerlendirirken çok çeşitli kriterler kullanılabilir. İyi-kötü, eğitimli-eğitimsiz, köylü-şehirli, arif-cahil, güzel-çirkin vb. birçok kriter kullanılabilir. Ancak en yaygın olarak kullanılan kriter iyi-kötü kriteridir diye düşünüyorum. Herkesin iyi dediği ve sevdiği bir insan olmak mümkün mü? Bu soruya cevap vermek bunun zıttı olan herkesin nefret ettiği kişi olmaya cevap vermekten daha zordur. Ancak ikincisinin anlamı da ilkine verilecek cevapla vuzuha kavuşacaktır. Bu türden insanlar, kamuda da vardır, özel sektörde de. Siyasette de rastlanır bu türden insanlara, bakar bakar şaşarsınız; Yahu bu adamda ne var da sürekli sevilir? Ya da özel sektörde, bürokraside. Şu sinameki adam, selam vermeye, yerinden kalkmaya, tuvalete gitmeye korkar ama hep iyi makamlardadır! Özetle... Düşmanınızın olmasından korkmayın. Aksine, çevrenizde sizi herkes, ama herkes çok seviyorsa, bilesiniz ki, sizde ciddi bir arıza vardır. Burada bir ölçü de olmalı tabii ki. Hem de, hiç yabana atılmayacak bir ölçü. Ya da bir şart, eğer sizi sevmeyen kişiler, "insan gibi insan, adam gibi adam" değillerse, düşman edinmekten hiç korkmayın. Aksine, bu kişilerin varlıkları, sizin doğru yolu bulmanıza yardım bile eder... İşte şimdi Kandıra'da bu kişiler iş başında. Dikkat edin sizde bu kişilere alet olmayın. Tabi sizler de unvan ve rütbe peşinde değilseniz.