Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Dönmez İnşaat (Sağ 5)
Ünal CANKURT
Ünal CANKURT

Kandıranın hızını kesmeyelim

30 Haziran 2009 Saat: 20:29
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu yazı 2.717 kez okunmuştur

Yıllardır Kandıra’da gazetecilik yapıyorum. Bir çok gazetenin hem muhabirliğini hem de gazete temsilciliğini de yaptım. Hala da yapıyorum. Biraz iddialı olacak ama Kandıra’da “gazete” veya “gazetecilik” kelimeleri telaffuz edildiğinde ilk, hatta tek akla gelecek isim benim. Yani Ünal Cankurt. Gazeteciliğin ne olduğunu da bugün yerel gazetelerde bulunan duayenlerden öğrendim. Özellikle gazeteciliğin bir özveri, bir meşakatli iş olduğunu öğrettiler bana . Ayrıca bir o kadar da cesaret işi olduğunu da öğrendim. Eğer adam gibi bu işi yapacaksam yılmadan, korkmadan doğruyu, iyiyi ve gerçek haberi en kısa yoldan okuyucuya ulaştırmanın en önemli düstur olduğunu da öğrettiler bana. Bende yıllardır hep bunu yaptım. Hem muhabir olarak yaptığım temsilcilik ve köşe yazıları hem gazeteci olarak yazdığım yazının sorumluluğunun bir namus meselesi olduğunu da ezberlettiler bize. Asla yalan haber yapmadım. Uydurma haber yapmadım. Tezgahta hazırlanmış veya masa başında uydurulmuş haber yapmadım. Dava edildiğim de oldu, ancak kaybettiğim dava hiç olmadı. Herkesin malumu olan konuya gelince bir çoğunuz okumuşunuzdur. Geçen hafta Van’a Vali olarak atanan Münir Karaloğlu Kandıra’ya gelerek önce Kaymakama sonra Belediye Başkanına veda etmek istedi. Bende her zamanki gibi fotoğraf almak için oradaydım. Belediyede ki veda da fotoğrafları çektikten sonra tam çıkarlarken Belediye Başkanımız Cengiz Kan Ünal bey sen şöyle yazı işlerine bir geç bekle bakalım dedi. Ben daha anlamadan da sen ne arıyorsun burada ben artık ilçe başkanı değil Belediye Başkanıyım diyerek bana bağırarak hakaret etti. Ömer Polat, Başkan Kan’a sus demesi üzerine halen söylenen Başkanı zor sakinleştirdi ve bunun üzerine bende oradan ayrılıp gittim. Bütün bunlar Münir Karaloğlunun yani bir Valinin bir Kaymakamın ve Büyük Şehir Belediyesi Basın Danışmanı Ömer Polat’ın gözü önünde gerçekleşti. Doğrusunu isterseniz bu olayın Belediye’de misafirlerinin gözü önünde cereyan etmesine sevinmedim dersem yalan olur. Çünkü daha önce buna yakın olaylar olmuştu. Ancak kimse görmediği için inandırmakta zorlanıyordum. Şimdi kendileri görmüş oldu. Özellikle Ömer Polat’ın görmüş olması bir bakıma iyi oldu. Şimdi soruyorum, tek amacı halka haber ulaştırmak olan ve tamamen bir kamu hizmeti görevi yürüten bir gazeteciyi bir Belediye Başkanı Belediyeden hangi yetkiyle ve hangi hakla kovabiliyor. Belediye dediğin bizlere hizmet sunan ve halk için var olan bir kamu kurumu. Ve ben hem kamu hizmeti yürütüyorum, hem bir vatandaşım ve üstelik bir seçmenim. Tekrar soruyorum Belediye Başkanı beni hangi hakla nasıl Belediyeden kovar. Bizde de akreditasyon uygulaması başladıysa da neden ben. Görevi sadece ve sadece halkına hizmet etmek olan ve bizler adına belediyeyi yöneten başkan, kendisini o makama getiren bir vatandaşı kovabilir mi? Benim ilkelerime göre kovamaz. Böyle bir yetkisi de yok. Yok eğer bu bir zorbalıksa bununda hukukumuzda yeri yok. Bizde böyle birini Başkan seçmedik diye düşünüyorum. Bu tür olaylara Kandra’lılar geçitte Pirim de vermez. Sonra birileri bunu adet haline getirir. Beğenmediği, aleyhinde yazı yazan bir gazeteci görsün hemen çöker boğazına. Bu ne ki hatta daha beterini de yapabilecek hale gelebilirler. Siyasetçi işini edebiyle yapmalı, tahammüllü olmalı. İlçemizin her köşesinde gazetemiz yer alırken bunu hazmedemeyen bazı isimler gerçeklerden kaçmak için bize yaptıkları baskılar tutmayınca okurlara bu baskıyı uygulayarak bazı gerçeklerden böyle kurtulacaklarını düşünüyorlar. Bizim okurlarımız birileri istediği için değil doğru, dürüst ve tarafsız haber yaptığımız için bize sahip çıkıyorlar. Hiç kimse halkı susturamaz. Kandıra Belediyesi 2 yerel gazete alınıyor da diğer yerel gazeteler neden alınmıyor. Sizler bunları tahmin etmişsinizdir. Bir örnek vermeden geçemeyeceğim. Devekuşu avcıyı görmüş kafasını kuma sokmuş, taki avcı onu görmesin bün büyük bedeni avcının hedefi olmuş. Umarım söylemek istediğimi anlamak isteyenler anlamıştır. Haber alma özgürlüğüne ne oldu? Birden seçildikten sonra unutuldu mu? Bu yapılana ne denir biliyor musunuz? Söylemek bana yakışmaz değil mi? Yoksa bardağı taşıran son damla işlevini görür bu hareketler ve herkesin otoritesi meşruiyeti ve yasal zemini tartışmalı hale gelir, eleştiri yağmuruna tutulur. İşgal edilen makamla kurum, hatta kişiyle kurum ayrı kişiliklerdir ve kesinlikle karıştırılmaması gereken iki ayrı öznedir. Eğer karıştırırsanız o kurum babanızın şirketine dönüşür ki bunu hiç kimse kabul etmez. Ancak zaman geri çevrilemez… Ve Kandıra inanılmaz bir hızla yol alıyor, bu engellemelere rağmen hatta bu bilmezliklere rağmen yol alıyor. Eğer bu ilerleyişte katkınız olmasını istiyorsanız buyurun sizde bu trene binin yok eğer istemiyorsanız lütfen engel olmayın. Çünkü Kandıra için tek istikamet var? O da diğer yörelere kıyasen geç kalınmışlığı, açılan mesafeyi çabucak kapatmak ve hızını artırmak için halkımızla birlikte kenetlenerek olur. Kendini yüksekte gören İlçesini küçültür. Halkın içinde olması hem İlçeyi hem kendini büyütür.

YORUMLAR

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yukarı ↑