Bugün sizlerle paylaşacağım konu yerel bir konu ama önemine binaen ulusal (hatta uluslar arası) bir olayı örnek göstererek izah etmeye çalışacağım.Davos’ta cereyan eden “One minute” olayını hepimiz biliyoruz. Ben daha çok bu olayın sonrasında Başbakanımızın kameralar karşısına geçip, “Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değil, ben de bir kabile reisi değilim” diye moderatörün tavrına karşı tepkisini ifade ettiği o muhteşem ifadeye değinerek konumuza geleceğim. ******* Başbakan bu sözüyle köklü bir geçmişi, yerleşmiş bir yönetim sistemi, çağdaş bir hukuk sistemi, kuralları, teamülleri ve geleneği olan bir ülkenin başbakanıyım kimse bana böyle davranamaz demek istemiştir. Aynı zamanda ona yapılan hareketin ülkesine yapılmış sayılacağını, dolayısıyla tepkisinin bu yüzden sert olduğunu söylemek istemiştir. ******** Gelelim konumuza 28 Mart 2009 yerel yönetim seçimlerinden sonra ülkemizin bir çok yerinde yeni yöneticiler seçildi. Peki bunlar ülkemizin bu köklü, meşruiyeti kabul görmüş kurallarından, teamüllerinden ve hukuk devletinden ne kadar haberdarlar. Yani bu ülkenin bir “kabile devleti” olmadığından ne kadar haberdarlar. Yerel yönetim birimlerin yanında Merkezi yönetimin temsilcilerinin de (İl Müdürleri, İlçe Müdürleri, Valileri, Kaymakamları) bu sistemin asli unsurları olduğunu bilmiyorlar mı? Ya da ta ki biri çıkıp “One minute” diyene kadar bilmeyecekler mi? ******** Bir kısmımız bilmiyor olabilirler diye düşünebilir. Evet bu da mümkündür. Ve lakin biz bu insanları akil adamlardır diye seçmedik mi?Bizlere önderlik etsinler güzel hizmetler sunsunlar diye en iyilerimiz arasından tercih edip seçmedik mi? Öyleyse, “bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp” sözünü de bırakınız biliyor olsunlar bir nebze değil mi? ******** Ben şahsen böyle bir kabulü ön koşul olarak görürüm. Benim seçtiğim adam bilmese bile gider sorar, öğrenir. Hatta bunu yapmaya hazır olduğunu düşündüğüm bizzat valilerden kaymakamlardan vali yardımcılarından dahi sorabilirler. Çünkü bu insanlar belli bir devlet geleneğinde yetişmiş ve belirli tecrübesi olan insanlardır.Bir yerel yönetici bunları biliyor da görmemezlikten geliyorsa ve ben her şeye kadirim hukuk, mukuk, kural, teamül falan tanımam diyorsa; o zaman bir kabile reisinden öteye gidemez. ******** Başbakanımız verdiği bu dersle hepimize bir şeyler öğretmişken kendi partisinin başkanı olan başbakanın bu dersinden nasibini almamak olur mu? Olmaz. Bizler her yerde ve kurumda hukuka, teamüllere ve her seviyedeki kurumlara saygı ile yaklaşan yöneticiler görmek istiyoruz. ******* Hukuka riayet eden, insan haklarını düstur edinmiş, devletin her birimiyle uyumlu bir şekilde çalışan yöneticiler istiyoruz. Sonra şöyle bir düşünün, devletin bu birimleri Patagonya’nın kurumları değil ki yine bu ülkenin hükümetinin taşrada programlarını uygulayan otoriteleridir. Uyum içinde çalışmak sizlere zarar değil bilakis yarar sağlar. Memlekete de yarar sağlar. Sonuç olarak biz sevgiyi saygıyı üstün tutan çevresine korku telaş değil pozitif enerji saçan yöneticiler istiyoruz. Anlayana sivri sinek saz… Vesselam!