Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Dönmez İnşaat (Sağ 5)
Ünal CANKURT
Ünal CANKURT

Nigar Nine’nin bu isteğine kulak verelim

9 Şubat 2010 Saat: 16:53
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu yazı 3.551 kez okunmuştur

Doğduğundan beri tam 107 yıldır Kandıra’nın Antaplı köyünde yaşamış Nigar nine. Eski toprak derler ona. O ne günler görmüş ne tecrübeler geçirmiştir. Besbelli verilen sözün yerine getirilmesini yerinde görmek için o caminin yanında çalışanların yanına keşfe gitmiştir. Birde gönlü biraz da gezmek istemiştir yıllar yılı sokaklarında gezdiği ama son yıllarda takatinden gezmekte zorlandığı köyünün sokaklarını. Ne azimdir eskilerin bu gayretkeşliği, insanına köyüne ve çevresine duygusal bağlılığı. Gitti gidecek ama yine de köyünün camisinin minaresini düşünmektedir. O çok iyi biliyor eskiden köylerdeki ilişkiler içten ve samimiydi. Yardımlaşma üst seviyedeydi. İmece usulü vardı. Ev ziyaretleri sıktı. Akşamları gençler bir evde toplanırlardı. Söz her zaman yaşlılarındı. İlk etapta koyu bir sohbet sohbetten sonra yaşlı bir amca sözü alırdı. Başlardı masal anlatmaya. İlk başlarda pür dikkatle dinlenen masal gecenin geç saatlerinde insanlara artık ninni gibi gelirdi. Bu sohbetlerde söz hiçbir zaman yere düşmezdi. Birinin durduğu yerde diğeri hemen alırdı. Bunların hepsinin geride kaldığının farkında. Geride kalmayan ne vardı ki bu yaşta. Her şey geride kaldı onun bilincinde. Önünde yürüyeceği yolu düzenlemek istiyor sadece. Bu yol ki karmakarışık, içinde milyarlarca insanın yoluyla kesiştiği bir yol, zikzaklar çize çize giden bir yol. Sadece kendi önüne bakmadığı bir yol, yolunda düşenlere yardım etmek istiyor ki kendisi de düştüğünde kaldırdıklarında utanmamalı, yüzü ak bir şekilde onlara bakabilmeli.. Yola başlarken ne alacağına iyi karar vermek istiyor. Çünkü yolu bittiğinde elinde avucunda kalan bir şeyler olsun istiyor. Belli ki çok acılar çekmiş bu yolda, yokluklar bırakmamış peşi sıra kol gezmiş etrafında. Öyle fazla ki sancıları, sabrettikleri, boşverdikleri, görmezden geldikleri, yığınca. Ama ömrü boyunca secde ettiği inandığı rabbinin yeryüzündeki evinin süsü, minaresini görmeden gitmek istemiyor. Son dem varlığına olan sadakatini öyle pekiştirmek istiyor ki bu minareyle. Timsali olsun istiyor islamın bu diyarda yaşandığına. Yitirdiklerinin yanına kendisi yitip gitmeden caminin minaresinin dikildiğini her baktığında penceresinden karşısında görmek istiyor. Sabah ezanında müezzinin güzel sesiyle uyanıp son görevini yerine getirmek istiyor gönül rahatlığıyla. Hele kendi katkısı var ya minaresinde o ne büyük haz verecektir ona. Ancak verilen söze öyle pamuk ipliğiyle bağlı ki; yapacaklar mı yoksa her zamanki gibi yine bir bahar yeli esmesi miydi kesilen ahkamlar diye tereddüdü var. Herkes bilir teselliler boşuna dalgalanır bu mevsimlerde. O iklimlerde tüm renkler gri tonda, bulutlar siyah, yer anlamsız; dünyası ise çekilmezdir. Zordur onun için bu ahdi takip etmek. Çünkü ne zaman kapını çalacağı belli olmayan bir bekleyişte dünya gözüyle görmek için vakit çok dar. Kaybetmek gülüşleri. Bir daha cemalini görmemek, bir daha sesini duymamak, bir daha ona doğru yürümemek, bir daha kucaklaşamamak çok ağırdır bu yaşlarda. Kandıra köylüsü saf ve temizdir. Hile ve oyunlardan uzaktır. Herkesi de böyle bilir. Verilen söz yerine gelmeli yoksa bu dünyadan insanlara güvenilmez deyip gidecek ki, bunun telafisi mümkün değil. Ama “umut fakirin ekmeğidir” derler ya “her karanlığın ardında bir aydınlık var” inancıyla dün yaşadıkları gibi bu gün de aynı inançla bütün olumsuzluklara rağmen inatla ümidini korumakta

YORUMLAR

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yukarı ↑