Ünal CANKURT
Oruç tutmayanlar bitli kümese
7 Ağustos 2013 Saat: 21:30
Biz küçükken annemiz ve babamız oruç tutmamız için bizlere şu ifadeleri kullanırlardı; oruç tutmayanı bayramda bitli kümese atarlar. Herkes bayram yaparken oruç tutmayanlar bitli kümeste kalır derlerdi. Bizde bayrama gitmek için orucumuzu var gücümüzle tutmaya gayret ederdik. Ve o günden bu güne bayramlara gitmek için hep orucumuzu tuttuk. Oruç tutmanın mükafatı bayram olduğunu çocukken bize aşılayan anne ve babalarımızı bu gün umarım daha iyi anlıyoruzdur. Şimdi sıra bizde evlatlarımıza dini vecibelerini yaşatabilmek için üzerimize düşen anne ve babalık görevimizi yapabiliyor muyuz? Onlara oruç tutmayı en güzel şekilde anlatıp yaşatabiliyor muyuz? Otuz günlük ramazan ayı aşırı sıcaklara rağmen gelip geçi verdi. E sıra mükafatı almaya geldi. Şimdi oruç tutanlar bayrama tutmayanlar ise bitli kümese. Şimdi çocuklarımıza böyle desek herhalde bize deli derler. Konu geçmişten açılmışken sizleri çocukluk yıllarımda yaşadığım o geçmiş bayramlara götürmek istiyorum. Bayram denince; güzel bir kıyafet, el öpünce verilecek harçlıklar gelirdi önce aklımıza. Anne ve babamız ziyaret etmemiz gereken yerleri söylerlerdi. Bizde yakın akraba ve sevdiklerimizi ziyaret eder, ellerini öperdik. Büyüklerimiz ise meydanlarda kurulan sekiz on kişi binecek kadar büyük salıncaklara binerek şarkılar eşliğinde sallanırlardı. Vakit öğleye doğru ise camilerden yapılan anons şu şekildeydi; Pilavları çıkartın, pilavları çıkartın. Bu anons ile tüm haneler birer tepsi yemek ellerine alarak köy meydanına çıkartır bayram için gelen tüm kişiler burada yemek yer ve bu şekilde bayram kutlanırdı. Şimdi bunu neden anlattım, neden sizi geçmişe götürdüm biliyor musunuz? Çünkü yine aynı yer, yine aynı kişiler, yine aynı bayram. Değişen sadece nesiller. Bizim çocukluğumuzdaki tüm sevinçleri şimdi çocuklarımıza verebiliyor muyuz? Elimizi öpen çocukların cebine harçlık koyabiliyor muyuz? Gerçek dost ve yakınlarımızı ziyaret edebiliyor muyuz? Köyümüze bayram için gelen halka yemek sunabiliyor muyuz? Köy meydanlarına eskiden olduğu gibi salıncak kurup dostluk şarkıları söyleyebiliyor muyuz? Maalesef
Değişmeyen tek şey kalmış o da bayram yerlerinin aynı kalması. Şimdi yazımı okurken aklınızda fikir oluşabilir. Neden böyle söylüyorsun? Ülkemiz her geçen gün gelişiyor ve çağ atlıyor. Bu kadar değişiklik normal diyebilirsiniz. Buna sözüm yok, değişen bayramlar değil aslımız, kendimiz. Dedim ya çocuklarınızı bu bayram sevindirebildiniz mi, ceplerine harçlık koyabildiniz mi, yakınlarınızı ailece ziyaret edebildiniz mi diye. Edemediniz değil mi? Çünkü her geçen gün şartların zorlaştığı, dostlukların azaldığı, menfaatlerin çoğaldığı bu günlerde bayramlara verilen önem gitgide kaybediliyor gibi geliyor bana. Yazımı kısaca özetlemek gerekirse köylerdeki bayram yerlerinde sadece gençlerden oluşan bir kalabalığın ötesinde hiçbir gelenek kalmamış. Bayramlarımızı eskisi gibi dostlarımızla, yakınlarımızla kutlayamıyoruz. Herkes kendi derdinde. Hal böyle olunca o güzelim bayramlar sadece hafızalarımızda kalacak, kalmaya da devam edecek gibi görünüyor. Bize düşen en büyük görev bayramlarımızın önemini çocuklarımızla paylaşmak ve hep birlikte yakınlarımızı ve sevdiklerimizi ziyaret etmek. Tüm okurlarımızın bayramını bu vesileyle kutluyorum
Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun.
Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu
Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
Yazarın Diğer Yazıları