Ramazan ayı bu yıl seçim nedeniyle çok hareketli geçecek gibi görünüyor.
Ramazan ayı bu yıl seçim nedeniyle çok hareketli geçecek gibi görünüyor.
Hemen hemen her mahalle ve caddede siyasetçiler tarafından göstermelik iftarlar verilecek.
6 Cumhurbaşkanı aday adayı seçim kurulu tarafından ilan edildi.
Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı ve HDP Cumhurbaşkanlığı seçimlere katılıyor.
Cumhur ittifakında bilindiği gibi AK Parti, MHP ve BBP seçimlere giderken, Millet ittifakında ise CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve DP seçime gidiyor.
Herkesin kafası karışık, kimisi baskın seçim diyor, kimisi tamam diyor, kimisi devam diyor.
Her siyasetçi birbirine çamur atmak için seçim meydanlarında bağırıp duruyor.
Halk artık olan biteni yakinen izliyor ve takip ediyor.
CHP ile Saadet’in ittifak yapması bırakın Türkiye’yi dünyada bile garip karşılanıyor.
Eskiden sağcı, solcular vardı.
Daha sonra “Evet, Hayır” oldu.
Şimdi de “Tamam, Devam” var.
Tüm fikirler bir çatı altında toplanıyorsa herkes kafasını iki elinin arasına alsın ve iyice bir düşünsün.
Amaç halka hizmet etmek mi yoksa tüm siyasi politikalarını kenara atıp makam peşinde koşmak mı?
Bu 6 adayın meydanlarda halka anlattıklarını, ithamlarını yakinen dinliyorum.
Bazılarının seçim meydanlarında konuştuklarını anlayamıyorum. Sanki amaçları seçimi kazanmak değil, var olan iktidarı nasıl düşürürüz, nasıl yıpratırız, projeleri sergiliyor!
Saadet Partisi “Cezaevinde yatan Demirtaş’ın madem Cumhurbaşkanı adayı olmasında sakınca yok, o zaman Demirtaş’ı serbest bırakın” diyorsa, CHP’de açık açık hükümete “Demirtaş’ı serbest bırak” diye seçim meydanında bağırıyorsa bir yerde bir yanlış var demektir.
24 Haziran’da yapılacak yerel seçimlerin çalışmaları Ramazan ayıyla birlikte başlıyor.
Bu Ramazan ayı ve bayramı çok hareketli geçecek. Belki bu vesileyle binlerce insan oruçlu oruçsuz iftar sofralarında buluşacak.
Siyaset işte böyle bir şey. Adamı hacı da yapar, hoca da…
Yani kısaca her kılığa sokar. (Tabii ki her siyasetçi için aynı şeyi söylemek doğru değil.)
Onun için herkes çok uyanık ve dikkatli olsun.
Siyasetçilerin hepsini dinleyelim, ülkemiz ve milletimiz için çalışacak siyasi liderleri sandıkta belirleyelim.
*******************
Annesiz ilk kez Anneler Günü’m
Annelerimiz hayattayken onlara sevgimizi göstermek ve onları mutlu etmek için elimizdeki tüm imkânları seferber eder ve bunları fotoğraflayarak sosyal medyada dost ve arkadaşlarımızla paylaşırdım.
Bir annem vardı, beni yetiştirdi, büyüttü, bugünlere taşıdı. Sonra ikinci annem oldu.
O da çok değerli eşimin merhum sevgili annesi Nezahat Çakır.
Eşim ve benim iki tane anne ve babamız oldu.
Anneler Günü’nde annemize koşar, onların mutluluğuyla biz de mutlu olurduk.
5 yıl önce yine bu ay içerisinde 67 yaşında merhum kayınvalidem Nezahat Çakır Hakka yürüdü.
Kış aylarında annem yanımda kalır babam da kar yağınca yanımıza gelirdi. Yaz aylarında ise köyde yaşamlarını sürdürürlerdi.
Merhum anneciğim her hafta sonu cama çıkıp bizleri beklerdi.
Bir hafta ara verdiğimde öbür hafta tatlı sitemli sözlerini söyler, “geçen hafta seni camda bekledim, Ünal’ım geldi gelecek diye” derdi.
“Oğlum, her hafta sonu sizleri camlarda bekliyorum. Bizleri yalnız bırakmayın” derdi.
Ben de bu sözüne karşılık her hafta sonu köyümüz olan Merkez Erikli Budaklar Mahallesi’ndeki evimize giderek annem ve babamı ziyaret ederdim.
Onların mutluluğu beni ve ailemi de mutlu ederdi.
17 Aralık 2017 Pazar günü 87 yaşında annem Hakka yürüdü.
Pazar günü Anneler Günü nedeniyle oğlum ve gelinim her iki annesine de hediyesini alarak Anneler Gününü kutladılar.
O an çok duygulandım.
Eşim ve ben evlatlarımızın bu ilgisi karşısında mutluluk yaşarken, annelerimizin yokluğu da bize çok ağır geldi.
Babalarımızla birlikte Pazar günü her iki annemizin de kabristanlığına giderek eşimle birlikte Kuran-ı Kerim okuduk.
İlk kez annesizliği 49 yıl sonra hasretle duygu dolu anlar ve gözyaşlarıyla kutladım.
Sosyal medyada tüm arkadaşlarım anneleriyle o mutlu günlerini paylaşırken ben hep duygulandım.
Çünkü annesiz ilk kez Anneler Günü kutluyordum.
Annelerimizin ve babalarımızın kıymetini bilelim.
Sadece anne ve babalarımızın değil, tüm yakınlarımızın…
Pişman olacak bir şey yapmayalım. Çünkü ecel yaşa bakmaz. Her an herkes çeşitli mazeretlerle Hakka yürüyebilir.
Benim annem babam genç, eşim dostum genç demeyin, ölümün yaşı olmaz.
Hakka yürüdükten pişman olmanın bir faydası yok.
Yanınızdayken annenizi anne bilmediyseniz, babanızı baba bilmediyseniz, söyleyecek pek bir şey yok zaten, geriden geliyor…
Onlar da sizin için aynısını yaptığında o biricik göz nuru evlatlarınıza kızmayın!
Ne ekerseniz onu biçersiniz misali…
Bu vesileyle tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyor, Hakka yürüyen anneleri de rahmetle anıyorum.