Ünal CANKURT
Ya olduğun gibi görün, Ya da göründüğün gibi ol
16 Kasım 2011 Saat: 23:53
Kandırada olan biteni şaşkınlıkla izliyorum ve dinliyorum
Halkımız dolmuş taşmış gibi görünüyor ama sadece görünmekle yetiniyor. Halkımız bize söylüyor, bizde kaleme alınca hiç bir şey yokmuşçasına yaşamını yine onlarla sürdürüyor. Ne diyelim kendi çıkarlarını düşünenlere
Peki, yazıma niye böyle başladım; Çünkü Kandırada herkes birbirini çok iyi tanıyor. Ama bazı kişiler karda yürüyor ve akıllarınca izini kimseye belli etmiyor. Boşuna kendinizi kandırmayın, havadan bile gitseniz gittiğiniz yön belli, kimse bilmiyor diye düşünmeyin. Herkes birbiri hakkında olumsuz eleştiriler yapıyor, gelin yüzleştirelim deyince beni bu işe karıştırmayın deyip çıkıyor işin içinden
Oh ne güzel
Sözünüzün arkasında durmayacaksanız, sokak köşelerinde atıp tutacaksınız zora gelince de susacaksınız. Eğer ortaya attığın iddialar gerçekse her yerde konuş, cesaretin yoksa sus hiç konuşma kimseyi de zan altında bırakmamış olursun. Sizler karda yürüyüp izinizi bırakmasanız da, konuşmalarınızla hangi yöne gittiğinizi anlatıyorsunuz. Yanınızda sizin için alkış tutanlar, bugün sizi eleştiriyorsa ya siz kusurlusunuz ya da onlar. Bazı kişiler menfaatleri için kişiliklerinden bile vazgeçebiliyorlar. Benim en çok korktuğum kişiler münafık olanlarıdır, yani çift karakterli insanlar. Bu kimseleri Allah da kul da sevmez. Sadece münafıkların askeri olur, öyle bir kimseden de ne dost olunur, ne de arkadaş. Kimileri bir lira için yalan söyler, kimileri de bir milyon için. Arada ne fark var sizce? İlçemizde bazı dost ve arkadaşlar bizlerden kaçıyor. Bu konuda kendimi suçlu hissediyorum. Acaba dost ve arkadaşlarıma yanlış mı yaptım diye? Bunu bazı dost ve arkadaş gördüklerime sordum, fakat aldığım cevap çok ilginç, Lütfen Ünal kardeş benim yanımda görünme. Yoksa başıma gelemeyen kalmaz. Seni gerçekten çok seviyoruz deyince endişelendim ve şaşırdım. Ne yazık ki, hala bu sorunun cevabını bulmuş değilim. Kandırada hiç unutulmayan iyiler ve kötüler anlatılır. İşte o zaman aklıma hemen şu kıssa gelir. Bir gün baba ve oğul ormandan kışlık yakacak için evlerine odun getirir. Odunları evin önüne iki ayrı grupta toplayan delikanlıya, babası dikkatlice bakar. Baba, Oğlum neden odunları ikiye ayırdın?, delikanlı ise odunların bazılarının eğri büğrü diğerlerinin düzgün olduğunu, bu yüzden odunları iki taraflı ayırdığını ifade eder. Delikanlı, Düzgün odunlarla bahçenin avlusunu çeviririz diye düşündüm, o yüzden ayırmıştım baba der, delikanlının bu düşüncesine karşılık baba oğluna şöyle cevap verir, Ya oğlum, azıcık düzgün olmak bile odunu ateşten kurtarıyorsa, vay insanların haline der. Umarım bu misal çok şeyi anlatıyordur, tabi anlamak isteyenlere. Bazı kişiler ne kadar düz gözükmek istese de, halktan kamburlarını saklayamıyorlar. Halktan saklansalar da, Allahtan saklayamayacaklardır.
Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu
Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
Yazarın Diğer Yazıları