Ulusal basın temsilcisi olarak yıllarca görev yaptım. Milliyet Gazetesi, İhlas Haber Ajansı ve Anadolu Haber Ajansı gibi büyük kurumlarda tecrübe edindim.
Ulusal basın temsilcisi olarak yıllarca görev yaptım. Milliyet Gazetesi, İhlas Haber Ajansı ve Anadolu Haber Ajansı gibi büyük kurumlarda tecrübe edindim.
Bu nedenle, yerel ile ulusal gazetecilik arasındaki farkı yaşayarak öğrenen gazeteciyim.
Benim tercihim, yerel gazetecilikten yana oldu…
Kimi zaman düşündüm, neden diye? Çünkü çok sevdiğim ilçemin adını Kocaeli’nde ve Türkiye’de nasıl duyurabilirim, sorunlarını yetkililere nasıl iletirim bunu en güzel yerel gazete aracılığıyla yapabileceğimden Kandıra’nın sesi oldum.
Öncelikli olarak zoru seviyorum. Zoru başarmak karakter yapımdan geliyor. Yerel gazetecilik zordur. Bu nedenle yaklaşık 24 yıllık birikimimi yerel gazetecilikle devam ettiriyorum. Mesleğimin ilk yıllarındaki heyecan her geçen gün artarak devam ediyor.
Halen bir haber önüme geldiğinde, o ilk yıllarda makinesiyle koşturan acar muhabir hallerime geri dönerim.
Kandıra’nın sesini ilimizde duyurmak için Kocaeli’nin çeşitli gazetelerinde Kandıra sayfası ile ilçemin sesi oldum. Olmaya da devam edeceğim.
Bundan böyle Kocaeli’mizin köklü gazetelerinden Çağdaş Kocaeli gazetesinde günlük sıcak, tarafsız, doğru haberlerimizin yanı sıra her Çarşamba Kandıra’ya özel “Kandıra’nın Sesi Halkın Köşesi” tam sayfa ile sizlerin sesi olmaya devam edeceğiz.
Kandıra’da gazeteciliğin zor olan kısmı, ilçemizin küçük olması ve herkesin birbirini tanımasıdır. Çünkü ben gazeteciyim. Vatandaşla kamu arasında köprü vazifesi gören çok önemli görevim ve sorumluluğum olduğunu düşünüyorum.
Yerel gazetecilik adına önce vermeniz gerekenler vardır. Çok başarılı bir gazeteci olsanız bile Kandıra ve köylerimizdeki halkımıza katkı sağlayamadığınız sürece, güven ortamı oluşturamadığınız sürece yerel gazetecilik yapmanız zordur.
Yerel gazeteci, Kandıra’daki köylümün sorununu da bilmek zorundadır, Roman’ların da, sağlıkçılarında, bürokratlarında, siyasilerinde yani Kandıra ve köylerinin dokusundaki tüm dengeleri, ilişkilerini ve değerlerini…
“Beni ilgilendirmez. Ben gazetemi yapar çıkarım. Ondan sonra hayatımı yaşarım” diyemezsiniz…
Biz gazeteciler, tıpkı siyasiler gibi, tıpkı kamu görevlileri gibi kamuya hizmet sunan insanlarız. Giyimimize, oturmamıza, kalkmamıza, yaşam şeklimize, kimlerle oturduğumuza dikkat etmek zorundayız.
Mesleğimiz gereği birçok olayı, kişiyi yazarız. Ancak, bilinen şudur ki, herkes bizi takip eder, gözlemler…
Yerel gazeteciliğin zorluğu sadece bununla da sınırlı değildir. Mesleğinizi en iyi şekilde icra ederken, yaşam şekline özen gösterirken, en iyi sayfa düzeniyle, özel haberleriyle yayın yaparken bir de güvenilmek zorundasındır.
Kentli bilinciyle hareket etmek, insanların kavga etmesini değil, birlik beraberlik içinde olmalarını sağlamak ve bu beraberliği pekiştirici bir tutum içinde olmalıyız.
Yerel gazetecilik işte bu nedenle her babayiğidin harcı değildir… Yerel gazetecilik adama bedel ödetir. Yerel gazetecilik emek ister, sevgi ister, saygı ister…